Sıkça Sorulan Sorular

salih-seckin-sevinc-harbiyiyorum-com-kitap-lansman-partisi

Bu siteyi kim yazıyor?
Beş yıl boyunca yalnızca ben yazdım. (Ben= bkz.Salih Seçkin Sevinç) 2015 yılından itibaren başka yazarlar da ekibe katıldı. Artık daha kalabalık bir ekiple yazıyoruz.

E, Niye kendi yazdığın yazıları “Üçüncü çoğul şahıs ağzından, Biz” diye yazıyorsun?
Bu bir yazarlık geleneğidir. Birçok bilgiyi bir araya getiren her külliyatta olduğu gibi Harbiyiyorum külliyatında da yemeklerin ve bunların ustalarının yüz yıllara, hatta bin yıllara dayanan toplumsal geçmişlerinin “Biz”i dir bu.

Ayrıca “Biz” lafzı okuyucu ve yazar arasında bir işbirliği sağlar.

Kendi adıma konuşacak olursam, bu külliyat her geçen saniye değişmekte olan (tekamülde diyelim) birçok “Salih Seçkin Sevinç” tarafından ele alınmıştır. 2009 yılında yazdığım yazıdaki Salih ile son yazdığım yazıdaki Salih arasında dağlar kadar fark var. Bunların toplamı “Biz“dir.

Sonra, yemek toplumsal bir olaydır. Tek başına yenilince bir anlamı olmuyor. Bu yüzden de “Biz”

Bir de bir sırrımız var ki o da bize kalsın :)

Neden yemek ve yemek kültürü yazıları yazıyorsunuz?
Bir toplumun en bağlayıcı unsuru yeme-içmedir. Birçok konuda olduğu gibi bu konu üzerine de arşiv geleneğimizin olmadığını gördüm. Katkıda bulunuyorum.

Peki yazar mısınız gerçekten?
Evet, yazarım. Üç tane kitabım var. İsmi: Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya, 2012’de yazdım. 2014’te İngilizce’ye uyarlandı. Onun ismi de Social Media For Real! Yine 2014’te “Yeni Paradigma” isimli kollektif bir kitapta yazar oldum. 2015 yılında ikinci solo kitabım “Her Şeyin Başı Blog” raflarda yerini aldı. 2016 yılı Nisan ayında da Harbiyiyorum.com’da kendi keşfedip yazdığım yerleri bir kitapta topladık. “Harbi Yiyorum – Türkiye’de Harbiden Nerede Ne Yenir 1?” şu anda tüm kitapçılarda satışta. Bu arada çeşitli mecralarda (basılı/dijital) makaleler yazmaya devam ediyorum.

Aynı zamanda da en bir yeni kitabım üzerine çalışıyorum. 2015 yılından bu yana Hürriyet Gazetesi’nde Lezzet Jürisiyim.

Neden kendinize “Halk Gurmesi” diyorsunuz?
Bana öyle denildi aslında. Peki neden öyle denilmiş olabilir? Sokak yemeklerini seviyorum. Annem Cağaloğlu Emekli Sandığı’nda çalışırdı. Çocukluğum oralarda geçti. Kokoreç, köfte, yengen, işkembe çorbası v.s. hepsinin temelleri bende o yıllarda atıldı.

Şarapla marine edilmiş tatlı-ekşi soslu kara tavuk ciğerini başka gurmeler yazabilir. Ben de yazarım ama insanlar benden “Halk Gurmesi” ağzı ile dinlemek ister muhtemelen.

Neden fiyatları yazmıyorsunuz?
Fiyatın “harbi” yemek yiyen bir insan için belirleyici olmadığını düşünüyorum. Ayrıca fiyat göreceli bir şeydir. (Hele Türkiye’de!) 10TL’ye yediğim köfte ekmek bir vatandaş için uygun olabileceği gibi diğer bir vatandaş için pahalı olabilir. Üstelik bugün 10 TL olan bir şey, iki sene sonra 20 TL olabilir. Bu yazdığım yazıların genel geçer hüviyetine terstir. Kişi, yazdığım yazılardaki yemekleri gerçekten yemek isterse Cenab-ı Rabbül Alemin kendisine yiyeceği yemekle ilgili tasarruf istidadını da verir :)

Not: Vermeyebilir de, bu Allah’ın bileceği bir iştir.

Neden yıldız vermiyorsunuz?
Bugünlerde herkes her şeye yıldız veriyor. Bunun da bir esprisi kalmadı. Öyle değil mi? Subjektif olan bir şeyi bir mantığa ya da şemaya sokmak ters geliyor. İnsanla ilgili olanı sınırlamak, bir matematiğe oturtmak yaradılışla uyumlu değil! Yok, otoparka 5 yıldız, servise 3 yıldız, tuvalete 2 yıldız… “Tuvalete mi geldin, yemeğe mi?” diye sorarlar adama. Çok göreceli çooook.

Peki değerlendirme kriterleriniz ne?
Benim yıllar içinde geliştirdiğim bir metodoloji var. Kendi yazdığım ve yazmaya devam ettiğim yerler için söylüyorum. Öncelikle ben hijyenle (yemekten böcek ya da sıçan çıkmadığı sürece) hiç ilgilenmiyorum. Bugüne kadar en salaş görünen mekanlarda en lezzetli yemekleri yedim mesela. Bir mekanda öncelikle spesifik bir lezzetin (yemeğin) çok iyi icra edilmesi (meşhur olması) gerekiyor. Daha sonra bu yemeğin arkasında bir ustalık melekesi olması lazım. (Zaten ilk söylediğim olunca bunun da tamamlayıcısı olduğuna şahit oluyorum) Üçüncü kriter de o uğradığım mekana içimden tekrar uğramak geliyor mu -yani bir daha gitmek istiyor muyum, müdavimi olur muyum?- ona bakıyorum. Bütün bu özellikleri üzerinde toplayan bir mekan zaten kalıcı ve uzun soluklu oluyor. İşte Harbiyiyorum.com‘a yıllardır bu tip restoranları yazmaya devam ediyorum.

Bir yerin on tane şeyinin iyi olamayacağını ancak bir ya da bilemediniz iki tane yiyeceğinin iyi olacağına inanıyorum. O yüzden mesela, Vefa Bozacısı sadece boza ürettiği için kafadan bizim kritererlerimize uyuyor! Ya da bir lokantada öne çıkan bir yiyecek olması lazım. Ancak en heyecan duyduğumuz şey o yerin tarihi, sahibi ya da ustasının hikayesi, yani kısacası toplumla yemeğin bağı. Zaten bu bağ bir mekanda yakalanmışsa, bu dediğimiz de (öne çıkan yiyecek) mutlaka o mekanda gerçekleşmiş oluyor.

Neticede esas olarak şu an için değil, gelecek nesiller için esaslı bir külliyat, bir arşiv bırakmayı hedefliyoruz.

Şöyle toparlayacak olursak;

  • Lokantada öne çıkan spesifik bir lezzet unsurunun varlığı. (Tik)
  • Ustalık melekesi/Emek unsuru. (Tik)
  • Tekrar gelme güdüsü yaratıyor mu? (Tik)

“Neden En İyi Burada Yenir” falan yazıyorsunuz? Nasıl bu kadar eminsiniz? Neye göre, kime göre en iyi?
Tabi ki bana göre… Tamamen subjektif yani. Ancak dikkat ediyorsanız artık “en iyi ve en güzel” lafzını kullanmıyorum. “Falanca semtte, şu nerede yenir.” diye yazıyorum. Zaten o yerin kıyaslanabileceği başka bir benzeri ya da ondan daha iyisi olmamış oluyor. Amacım önce lezzeti bulmak; hikayeyi de o lezzet üzerinden şekillendirerek genişletiyorum.

Gittiğiniz yeri hemen anında yazıyor musunuz?
Hayır. Mekanlar çok iyi bilir, kimisi için aylarca (bazen senelerce) bekliyorum. O yerle ilgili yazı yazmazdan evvel tamamen mütmain (emin) olmam gerekiyor. Sepetimde biriktirdiğim çok yazı var ancak hepsinin yeri ve zamanı gelince yazıyorum. Bir de zaman içerisinde bazı yerleri eliyorum. Zihnimdekileri ve deneyimlerimi zamanın süzgecinden geçiriyorum.

Bir nevi demlenme süreci diyebiliriz buna. Pişirmeden taşırmıyoruz yani.

Bir yazıyı yazmak ne kadar zamanınızı alıyor?
Görselleri hazırlamak ve diğer detaylarla beraber minimum 3 saatimi alıyor. Bir yazı için eşref saatimi ayırdığım için o gün daha verimli bir şey yapamıyorum. Bir günde maksimum 2 yazı yazabiliyorum. Yok, daha fazlası olmuyor. Harbiyiyorum.com’daki her yazı benim için bir ritüel gibi. İbadet olarak görüyorum. Gerçekten de öyle!

Yazdığınız yerleri sildiğiniz oluyor mu?
Evet oluyor. Yazdıktan sonra o yerle ilgili içime sinmeyen şeyler varsa ya da Harbiyiyorum anlayışını muallakta bırakıyorsa o yazıya ve kendime hiç acımıyorum. Anında siliyorum.

Zaten meşhur olan yerleri yazıyor musunuz?
Elbette. Karaköy Güllüoğlu, Vefa Bozacısı ya da İnci Profetirol’u görmezden gelmek tarihi yalanlamak gibi bir şey. Benim için bir hatıra taşıyan her mekan radarımda. Ha, bu yerleri de peyderpey servis ediyorum o ayrı. Ama yeni keşiflerin tadı bir ayrı oluyor.

Neden kötü eleştiriniz yok?
Kimsenin ekmeği ile oynamak istemiyorum. Her yeme içme yerinin kendine göre bir alıcısı var. Her işte olduğu gibi bu işlerde de kötü olan zaten zaman içinde eleniyor. Benim işim yemek yapanların pirlerini bulmak ve bunların yemeklerini tadıp, bunlardan bahsetmek.

Hangi fotoğraf makinesini kullanıyorsunuz?
Bazen iPhone, bazen de Nikon D60. (Nikon D60 tercihim tabii ama her zaman yanımda taşıyamıyorum.) Lenslerim de biçim biçim.

Mobil uygulamanız var mı?
Evet var. Üstelik ücretsiz. App Store’da 2012 yılında çıkardık. Buradan indirebilirsiniz.

Yazılarınızda imla hataları var…
Hatasız kul olmaz. Hatayı söylerseniz düzeltirim. Her geçen gün daha çok düzeltiyorum :)

Sizi davet etsek bize tadıma gelebilir misiniz?
Programıma uyduğu sürece gelirim tabii. Eve çağırırsanız eve de gelirim. Ama yazmaya söz veremiyorum biliyorsunuz. Gerçi herkesin son zamanlarda gözü Instagram’da… Orada paylaşırız sıkıntı yok, taş atıp da kolumuz yorulmuyor Instagram‘da…

Harbiyiyorum.com’da ben de yazar olabilir miyim? 
Kriterlerimize uyduğunuz ve yazı yazmak hayatının önemli bir işi olduğu sürece herkes yazar olabilir. [email protected]‘a kısaca neden yazar olmak istediğinizden bahsederek ve varsa örnek yazılarınız ile birlikte başvurabilirsiniz.

Peki biz size öneride bulunabilir miyiz? 
Elbette. Her zaman. Sadece mekan ve lezzet anlamında değil, site ve geliştirmeler hakkında da önerilerinizi bekleriz.

Para versek bizi yazar mısınız?
Hayır ben yazmam. Ama sitemize her zaman reklam verebilirsiniz. Sponsor olabilir ya da tanıtım çalışmalarımızın birinden istifade edebilirsiniz.

Peki niye yazmazsınız?
Ben yazmıyorum. Ama Harbiyiyorum.com’da çalışan ve içeriğe emek veren bir ekip var. Onlar size tanıtım paketlerimiz hakkında bilgi verecektir.

Sitenizde neden çok reklam var?
Başlangıçta böyle bir derdimiz yoktu. Ancak zaman ilerledikçe ve site trafiği arttıkça dedike sunucu, sunucu güvenliği, günlük sunucu yedeklemesi ve başka yazılımlara ihtiyaç duyduk. Ayrıca yazarlarımıza da bir pay ödüyoruz. Bütün bunların da elbette bir bedeli var. Biz bağımsız bir yayıncıyız ve arkamızda bir sermaye grubu yok. Babamız, dayımızdan da miras, şirket falan kalmadı. Emek/sermaye ilerlemeye devam ediyoruz. O yüzden böyle.

Harbiyiyorum’a reklam vereyim o zaman. Bu ulvi külliyata destek olmak istiyorum!
Pek tabii. Sizi şuradan alalım. İsterseniz bize e-mail de gönderebilirsiniz: [email protected] Size en kısa sürede cevap veririz.

Çok teşekkürler.

10 thoughts on “Sıkça Sorulan Sorular

  • Çağatay

    Neden bir iletişim sekmeniz yok anlamadım. Nasıl ulaşıcaz size? Belki biz de birer gurmeyiz ve bildiğimiz mekanları deneyip görmeniz için size önericez.. Herşeyi bi tek siz mi biliyorsunuz yani ;P neyse siteyi beğendim, çok kızmayacağım.. çalışmaya devam

    Yanıtla
  • hayriye sefer

    merhaba bir yemek sever olarak sitenizi 1 aydır keyifle takip ediyorum ama daha önce rastlaşmamak talihsizlik benim açımdan.

    Yanıtla
  • harıka ozetlenmıs:)) pek ozet sayılamasa da hepsını okudum.basarılar…

    Yanıtla
  • Mert

    Merhaba,
    yemek takip ve şöyle buyrun başlıkları altına hangi siteleri ekliyorsunuz. eklenme üzerine gelen talepleri değerlendiriyor musunuz

    Yanıtla
  • hakan

    Ben İzmirden Hakan.38 yıllık izmirli ve 30 yıllık fırıncıyım.çocukların eğitim ve spor hayatı açısından istanbul a yerleşmek ciddi anlamda bir zorunluluk haline geldi.Ben bir boyoz ustasıyım.Hani İzmir in meşhur kahvaltılığı olan Boyoz. Diyorum ki ben bu boyoz istanbul da yapsam tutar mı?Malum siz istanbul’un damak tadını bilen bir zatsınız.İlginiz ve cevabını için şimdiden çok teşekkür ederim.

    Yanıtla
    • seda

      Hakan Bey merhaba,

      boyoz isine girdinizmi?neredesiniz,isleriniz iyidir umarim?

      Yanıtla
  • Geri bildirim: Harbiyiyorum.com 8 Yaşında ve Hala Yediklerimizi Sindiremiyoruz! - | Harbi Yiyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir