Kent Meydanı’nda Uludağ Kebap Nerede Yenir? Uludağ Kebapçısı Cemal ve Cemil Usta, Bursa

Yahu bizim ne günahımız vardı? Ne günahımız vardı da Bursa’da kıyma döner ve şiş etler/kebaplar üzerinde dökülen domates ve tereyağ soslu yemeğin adı üzerinde ihtilaflara düştünüz!? 40 yıllık “İskender Kebap”ı İskender diye çağıramaz, salçalı kebaba Uludağ ya da Bursa Kebap der hale geldik.

Ne olurdu İskender Bey, (ya da varisleri, bilmiyoruz) mütevazi Beyti amcamızın isim babası olduğu “Beyti Kebap”a ses etmediği gibi o da “İskender Kebap”a ses etmeseydi, ne olurdu söyler misiniz bize ey karar vericiler? Layemut olan belli değil mi, illa bir isimde diretmek niye!?

Düşünün ki adım başı her kebapçı menüsünde Beyti Kebap var artık… Beyti amca buna ses etti mi? Etmedi. Bilakis gurur duydu… Kendi ismi her kebapçının menüsünde geçtiği için üstüne bir de gurur duydu hem de. Böylece ismi yarınlara da miras kalmış oldu. Ekol oldu. Bütün kebapçılardaki bir yemekte isim babası oldu.

İşte büyüklük ve irfan budur zaten! O yüzden herkes kebapçı olabilir ama herkes bir Beyti Güler olamaz.

Bilmiyoruz. Biz bu tartışmaları anlayamıyoruz! İnsanı ne ileri, ne geri götürür böyle şeyler… Tabii ortada büyük bir pasta, büyük bir rant ve yaşanmışlıklar olmalı ki artık bir İskender Kebapçısında İskender yediğiniz zaman mekan sahipleri İskender diye seslendiğiniz yemeğe “İskender demeyelim!” telif yeriz falan diyebiliyor. Zira özel veya tüzel bir zat bütün isim haklarını almış. İskender ismini tedavülden kaldırmış…

Vah ki ne vah!

Neyse efendim… Tescil, tecil, kopirayt, treydmark hepsi geçici… Hepsi dünyalık! Burada biz İskender’e ismini koyan rahmetli İskender amcamızın niyetine bakarız… Eğer o ismini verip de bunu tüm Türk halkına armağan ettiyse o zaman vebali mirasçılarının ve işi bu noktalara getirenlerin boynuna. Zaten bu noktada onların hükümleri de geçersizdir. Cenab-ı Hak sahip olanlara sahip oldukları ile sınar…

Biz gelelim Bursa’nın meşhur meydanlarından biri olan Kent Meydanı’na…

Şimdi biz Bursa’da iki tane İskenderci biliriz. (Bakın yine İskender dedik. Alışkanlık işte… Kusura bakmayın.) Biri Mavi Dükkan diye geçen yer, diğeri de bu Kent Meydanı’nda Uludağ Kebapçısı ismiyle anılan Cemal ve Cemil Usta’nın yeri. Bu iki yer en nostaljik, en eski ve en usulüne uygun İskender/Uludağ/Bursa (her ne menemse artık) Kebap yapan yerlerin başında gelir.

Şimdi efendim… Şehirlerarası yolculukla yıllarca tatile akan İstanbul ahalisi Bursa denilince ilk akla gelen yemek olarak sadece ve sadece İskender’i bildi. Böylece İskender, Bursa’nın milli yemeği haline geldi. Eh malum, Bursa’yı Bursalılar dışında yaşayan bir de Uludağ Üniversitesi öğrencileri olduğu için o garipler de bu milli yemeğin dışında Bursa’da “Fakir İskenderi” olarak da bilinen Pideli Köfte‘yi tanıdılar. Bir de otogarlardan “Kestane Şekeri”nin önemini öğrendik.

Oysa ki Bursa eski payitaht idi. Payitaht olan yerlerde mutfak incelir, yemek çeşitlenir idi. Hal böyle olunca Bursa’nın Türkiye’nin en gelişmiş mutfağa sahip şehirlerden birisi olduğu unutuldu.

E, malum yazının başından beri anlatmakta olduğumuz üzere birbirimizle rekabet etmekten, birbirimizle kavga etmekten kafamızı da kaldıramadığımız için Bursa’nın tüm önemli lezzetleri saklı kaldı. Oysa ki Bursa Arnavutluk başta olmak üzere Balkanlardan bolca göç alan, Türkiye’nin en gelişmiş mutfak ve yemek kültürüne sahip şehirlerin başını çeker! Kimse bilmez, kimse görmez!

Cantık denen efsaneyi Bursalıdan başkası bilmez mesela… Pideli Köftecilerin bir sektör olduğu bilinmez, yemeklerde kategorik derinliğin olduğu bilinmez, Türkiye’nin en güzel Kelle Paça ve İşkembe çorbasının burada içilebileceği akla hayale gelmez, Bursa’nın denizi de olduğu, dolayısıyla deniz ürünleri ve mezelerde de ustalaştığı pek telaffuz edilmez, en yaratıcı yeni nesil şeflerin neden Bursa’dan çıktığı da bilinmez mesela… Bursa’nın payitaht (Osmanlı başkenti) olduğu da unutulur.

Anca kavga, didişme… Ortak paydada kıymet bilememe, müspet nedir görememe… Nefs-i Emmare’den Levamme’ye gidiş gelişlerler ile bir üçüncü durağa asla geçememe…

Vah ki ne vah!

Allah’tan yeni köprü yapıldı da bundan böyle sadece önünden geçilip gidilirken “Hadi bir İskender atak!” denilen Bursa ile daha çok hasbıhal olacağımız günler geldi çattı…

Bugüne kadar olmadığımız kabahat zaten!

Dönelim Kent Meydanı’ndaki Uludağ Kebapçısı Cemal ve Cemil Usta’ya…

Efendim burası Bursa ile ismi birlikte anılan İskender/Uludağ/Bursa Kebap icracılarının en eski ve en önde gelen yerlerindendir. Şehirdeki diğer malum kebap icracılarının aksine salçayı etlerin üzerine değil, pidelerin üzerine saçarlar. Etler salçalı pidelerin üzerine döşenir. Diğer icracılardan farkı da budur. Bize de bu usül mantıklı gelir.

Esas sorumuzun şu olması lazımdır ey sevgili okuyucu; Peki öyleyse İskender/Uludağ/Bursa Kebap nedir?

İşte size daha önce kimsenin vermediği bir cevap: Henüz Instagram ve sosyal medya yok iken akan, dökülen, cozurdayan, Nusret’in ve diğer bilimum tereyağında et pişiricilerin piri olan kişinin bugünleri düşünerek hayata geçirdiği kombine bir yemektir.

Bugün Instagram’da çok beğeni, çok yorum, çok etkileşim alan yemeklerin atasıdır.

Aslında İskender Kebap ile yeni bir yemek icat edilmemiştir. Yeni bir sunum icat edilmiştir. Elbette bu keşif ruhu incelik, feraset, zeka ve cesaret ister.

Ne mutlu geleceği görebilen cesurlara.

Hasılı Kent Meydanı’nda Uludağ Kebabı nerede yiyeceğinizi biliyorsunuz artık.

Çokça şükredenlerden olun.

Vesselam…

Uludağ Kebapçısı Cemal ve Cemil Usta – Bursa