Kadıköy’de Muhlama (Mıhlama) Nerede Yenir? Çay Tarlası, Moda, Kadıköy, İstanbul
Çay Tarlası‘na epeyce bir zaman önce tesadüfen gittik. Enfes bir muhlama yedik. Sonrasında elimiz klavyeye pek gitmedi. Gidemedi yani. Çünkü biz Çay Tarlası‘nda oturmuş ekşi mayalı ekmeğimizi önümüzdeki leziz sarışına batırırken karşı masada mekanla ilgili habere ilişti gözümüz. Sahibinin “Oğuz Koyuncu” olduğu yazıyordu. Eşiyle beraber işletiyormuş. Her şey el yapımı. Fazla seçenek yok. Mıhlama, menemen, köfte, peynirler falan…
Sakallı, saçı uzun irice ama belli ki ince ruhlu bir adam Oğuz abi. Hani ilk gördüğünüz andan itibaren kendisine sarılmak istediğiniz insanlar vardır ya, aynen öyle… Bir anda gönlümden geçti ve kendisine sormadan edemedim. “Kazım Koyuncu ile bir akrabalağınız var mı?” diye… Arkası duvara yaslı halde gözlerini bana doğru çevirdi. Hani insanın bam teline basarsınız da yüreği titrer, bu da sizin yüreğinizi sıkılmış bir hamur gibi kabz eder ya, Oğuz abinin varlığında da aynen öyle bir ifade belirdi.
“Rahmetli kardeşim olur.” dedi. Bir anda kalbime sancı girdi. Önümdeki sarışın muhlama dahil her şey anlamsızlaştı. Kulağımıza o anda basınçla “Dido” şarkısının geldiğini söyleyebilirim. İkimiz de ansızın ağlamaya başladık. Daha doğrusu göz yaşlarımız için bir engel kalmamıştı.
O anda hiçbir şey diyemedim. Söylenecek pek fazla söz yok. Ne denir ki? Boğazımda yumak oldu kaldı her şey. Ağzımdan sadece basit bir “Nur içinde yatsın” çıktı. Kafasını ağırca salladı. Bolca burnumuzu çekip gözyaşlarımızı ellerimizle sildik.
Bunca yıldır yeme-içme üzerine yazılar yazıyorum. Bu kadar yoğun duygusal bir anı daha önce yaşadığımı hatırlamıyorum. İki erkeğin de karşılıklı ağlaması olayı daha da dramatize ediyor ama içimiz resmen eridi yahu. Tıpkı mısır unu ve tereyağ içinde ereyen kolot peyniri gibi eridik, bittik.
Yazıya aslında şöyle başlayacaktık, lakin olmadı: Kadıköy Moda’ya doğru çıkarken “Çay Tarlası” adında minik bir dükkan var. Sahipleri laz; karı koca işletiyorlar. Bütün malzemelerini memleketten getiriyorlar. Menülerinde az ve öz yemek çeşidi var; Laz böreği, muhlama, akçaabat köfte, menemen, kahvaltı tabağı ve çay…Bazı masaları yeşil, alanı dar. Çayı taze. Sahibinin ismi Oğuz. Eşinin ismi ise Necla. Çaylarında Çaykur’un Çay Çiçeği’ni kullanıyor. Menemenlerinde bile Muhlama‘da olduğu gibi kolot peyniri var. Muhlaması beş yıldız, sohbeti ile on numara bir mekan. Fiyatlar makul. İnsanlar kapıda durup bir çay içip yollarına öyle devam ediyor.
Lakin bu mekanın sahiplerinin bir tarafı memleketlerinde, diğer tarafları da hayalet olmuş havada asılı kalmış. O hayaletin yerini dolduramıyorlar işte. Bir yere de gidemiyorlar. Gönülleri yanıyor ancak yaşam mısır unu içine karışmış kolot peyniri kadar karışık bir halde devam ediyor.
Çay Tarlası‘na gidenler bizden de selam götürsün.
Esselatu vesselam ve aleyna sabirin!
Çay Tarlası
Adres: Caferağa Mahallesi, Dr. Esat Işık Caddesi, No 34, Kadıköy, İstanbul
Tel: 0541 5003408
Bugün gittim 3 yumurta kırılmış peynirli yumurta ve 2 çay içtim.fiyat 29 lira.Kazık.
Hata ben de organik görünümlü adamlardan korkmak lazım,bir de yanıma gelip muhabbet edince fiyat sormadım.Ama menemen 12 lira yazıyo internetten menüye bakınca
Geri bildirim: Samsun'un En iyi 7 Kahvaltı Mekanı - 2018 - harbiyiyorum
Geri bildirim: Anadolu Yakası'nın En İyi 7 Kahvaltıcısı - 2020 | Harbi Yiyorum ®
Geri bildirim: Anadolu Yakası’nın En İyi 7 Kahvaltıcısı – 2020 – La femme Nicomedia