Heba Yaylası’nda En İyi Yöresel Karadeniz Yemeği Nerede Yenir? Burhan ve Saniye Yayla Evi Pansiyon, Borçka, Artvin

Artvin’de Karagöller var. Yani birden fazla…Bu kez Borçka’daki Karagöl’deyiz. Bu Karagöl ötekisinden daha romantik. Diğerinde kurbağalar var. Vrak vrak vrak beynininizi yiyorlar. Burada yok. Burası daha fotojenik ve üstünde bir yayla var. İsmi Heba. Ama “H” yi genizden söylüyorsunuz ve oluyor size “Kheba”. Kheba ise meyilli arazinin bittiği, düzlüğün başladığı yer anlamına geliyor. İşte o yaylaya vardığınızda elbette bulutların üstündesiniz ve konaklayacağınız yer de Mösyö Burhan ve madam Saniye’nin mütevazi pansiyon yayla evi.

Destuur! Ayak parmaklarından saç tellerinin ucuna kadar Karadenizli olan insanların evindesiniz. Bulutların ve doğa olaylarının üstünde. İki bin yedi yüz metredesiniz… Bütün dertler, telaşlar, işler, güçler yeryüzünde kaldı. 

Dışarısı serin, dışarısı bulutlu, dışarısı kurtlu ve ayılı. Lakin bu insanlar sımsıcak, esprili ve dahi yetenekli. Üstelik bir sofra kurmuşlar ki üff! Girer girmez sağda bir soba, üstünde pişen yemekler ve elbette fokurdayan çaydanlıklar var. Sağ ileride kare bir mutfak. Solda uzunlamasına bir masa. İşte burası meclis-i Hebani. Ne yaşayacaksanız, ne sohbet edecekseniz, ne önemli karar alacaksanız ve ne anı biriktirecekseniz hepsi burada olacak.

Ona göre ayağınızı denk alın.

Burhan abi ve Saniye ablanın bir oğlu var. İsmi Erhan. Komik ötesi. Ultra süper Karadeniz aksanlı. Sizi kapıda o karşılıyor ve “Grubunuzda kaç kadın var kaç tane bavul getirdiler da?” diye soruyor. İşte gerçek butik otelcilik aslında böyle bir şey olmalı. Her şeyinizle evin sahipleri bütün benlikleri ile kendileri ilgileniyor. Esprileri bile terzi işi.

Saniye abla. Üzerinde siyah renkli Çe Güvera çizimli bir tişört var. Bir yemekler döktürmüş. Ağlarsınız. Ağlamalısınız! Tüm Karadeniz mutfağı öğeleri mevcut. Saymayacağım. Lakin daha önce çok Karadeniz evinde ağırlandık yine de böyle bir sofraya oturmadık. Hepsi fenafil lezzetli. Bir kuş sütü eksik.

Heyhat! Kuş sütü eksik olsa ne olur? Burhan abi size kendi elleriyle topladığı yaban mersinlerinin suyunu sıkmış ikram ediyor. Bir rengi var, bir antioksidan ki hücrelerinizde ne kadar habis, serbest radikal, serseri oksidasyon varsa alıp götürdüğü gibi, gönül yaralarınızı, zihin kirliliğinizi, ruhî sıkıntılarınızı da aniden pür-i pak ediyor.

Bitti mi? Bitmedi. Önünüze bırakılan her tabaktan bir kaşık alınca zaten tıka basa doyuyorsunuz. Hepsi buram buram Karadeniz, hepsi Saniye ablanın eseri. Hiç biri vasat değil, hepsi büyükşehirde “Benim” diyen lokanta sahibine en az on takla attırır. Üç michelin verseler az kalır. Hem michelin ne ki? Siz zaten yeryüzünde değil, bulutların üstünde, bambaşka bir dünyadasınız. Michelin fani. Michelin Erovizyon. 

Soba sıcak ve sıcak sizi iyice masalsı bir uyuşukluğa doğru sürüklüyor. Lakin yediğiniz her şey fazlasıyla güzel.

Sonra gelsin çaylar, gitsin limonlu ıhlamurlar. Başlasın muhabbet…

Hah işte şimdi sıkı durun. Tam buralarda bir yerde Burhan abi devreye giriyor. Size bu kez içki denemelerinden bahsediyor. Bir Gürcü çaçası yapmış. İçmesini biliyorsanız denettiriyor. Hoşunuza gittiğini görünce yaban mersinli ve cevizli versiyonlarını da önünüze koyuyor.

İki şat! O iş tamam. Tüm mikropların ruhuna el fatiha. Çaçalar Gürcistan’da içtiklerimizden rakım farkıyla önde. Adam 2700 metrede kendi Gürcü Çaçasını yapmış arkadaş! Alo?! Bir de yaban mersininden şarap yapmaya çalıştığını söylüyor. Şaka gibi. Sobanın az ilerisinde bir büyük kova içinde fermente ediyorum falan diyor. Ne söylediğimi idrak ediyor musunuz?! Adam deha. Adam bilge. Böyle başka bir örnek yok. Varsa beri gelsin.

Burhan abiye cinsiyet gözetmeksizin o rakımda aşık olmamak elde değil. Lakin Burhan abiyi kapan çoktan kapmış. Sahibesi Saniye abla. Allah sevdiğine bağışlasın tabii. Şüphesiz Burhan abiyi de Burhan abi yapan, Saniye abladaki bu büyük keramet. İnsan sevgisi, vicdanı, neşesi, gayreti ve dahi tişört koleksiyonu. Birbirlerini bugünlere kadar iki pınar gibi beslemişler.

Maşallah onlara!

Yukarı çıkıp uyuyorsunuz, sabah olunca kahvaltı vakti. Karşınızda yine Saniye abla ve Burhan abi. Saniye ablanın üzerinde bu kez beyaz renkli Atatürk çizimli bir tişört var. Çay yine sıcacık soba üzerinde fokurduyor. Masanın üzerindeki her şey gerçeküstü diyebileceğiniz doğallıkta. Reçelinden tereyağına kadar masadaki tüm yapıtlar Saniye ablanın şaheseri. Bu kadarına da pes. Hata kusur arıyorsunuz. Cık, kusur yok!

Sübhanallah!

Keşke diyorsunuz, keşke şuracıkta bir hafta daha kalabilsem. Ne gam kalır, ne keder. Ne kir kalır, ne tortu. Bu güzel insanlarla beraber yiyip içip bulutların üstünde her ne şifa arıyorsam onu bulsam. Bulsam da yoluma tekrar koyulsam.

İşte burası böyle bir yer. Her ne şifa arıyorsanız bulabileceğiniz nitelikte. Donanımı tam, köşeleri yok, işlemcisi sağlam. Hasılı dğanın bilgelik pınarının, yatağını bulduğu bir şifahane.

Eh öyleyse. Tüm şafilere selam olsun.

Esselatü vesselam!

Burhan ve Saniye Yayla Evi
Heba Yaylası, Borçka, Artvin

(Eşsiz lezzet ve mekan keşifleri için Harbiyiyorum YouTube Kanalımızı takip etmeyi unutmayın!)