Genel YemeklerGURME NOTLARI

Dondurma hiç de göründüğü gibi saf değil

Malum yaz tüm etkisiyle kendini gösteriyor. Göz gönül ferahlamak, eh haliyle de dondurma yiyip ağzı dili tatlandırmak istiyor. Neticede dondurma sadece soğuk bir tatlı değil, çocukluğumuza ait saf ve mutlu anılar demek.

Lakin mahalle dondurmacısından tutun da büyük üreticilere kadar durum hiç de öyle göründüğü gibi saf değil. Üreticilerin çoğu iki top mutluluğunuzu sömürerek sizi öyle bir zehirliyorlar ki aklınız hayaliniz durur!

Hepimizin neredeyse hemen hemen her dondurma tezgahında gördüğü mavi renkli, tamamen zehirli boya ve yapay aromadan ibaret ne olduğu belirsiz soğuk şeyi (evet dondurma değil, şey!) sırf ismi “İtalyan Karameli” diye yiyor ya da çoçuğunuza yediriyorsanız siz de bu vahim oyunun içindesiniz demektir!

Şunu bilin ki bariz bir şekilde zehirleniyorsunuz…

PEKİ NE YAPMAK LAZIM

Öncelikle bu kötü rüyadan uyanıp karamelin (doğal karamel şekerle sütün kaynatılıp karıştırılmasından elde edilir ve rengi kahverengidir) renginin mavi olmadığını kendimize bir hatırlatalım. Sonra eğer bu rüyadan ayılabildiysek işin altında yatan gerçekleri görmeye başlayalım. 

Kötü rüyadan tam olarak uyanabilmek için Ah, evet! Karamel aslında kahverengi ve doğada bu dondurma rengine, yani maviye özdeş bir meyve ya da yiyecek yok. Demek ki bir şeyler ters… cümlesini kendinize söyleyebilmeniz lazım.

Tebrikler birinci aydınlanmanızı yaşadınız! 

Şimdi sıra geldi ikinci aydınlanmanıza… Aynı mantık yürütmeyi limonlu dondurma için kullanalım.

Evde dolabınızdaki limonu sıkınca suyunun rengi ne oluyor? Açık sarı değil mi? Neredeyse beyaz hatta. Peki size tezgahta uzatılan limonlu dondurmanın rengi pırıl pırıl parlayan bir sarı mı? 

Cevabınız “Evet” ise o zaman bu; o limonlu dondurmanın da aynı şekilde aroma ve boya ile üretildiği anlamına geliyor. 

Yani yapmanız gereken tek bir şey var… O dondurma tezgahından koşarak uzaklaşmak!

Hadi son bir deneme daha yapalım ve bu sefer çilekli dondurmayı sorgulayalım!

Çileğin dışı kırmızıdır ama içi beyazdır. Yani suyunu sıkarsanız açık pembe bir renk çıkar. Lakin dondurmacınızda gördüğünüz çilekli dondurmanın rengi cezbedici bir kırmızıya sahipse bilin ki boyalı ve aromalı dondurma yiyorsunuz. O dondurma çilekli dondurma değil. Siz de aslında çilek esansı (aroması) yiyorsunuz.

Örnekleri çoğaltabilirim: Kivili, karpuzlu, vanilyalı, kavunlu, mangolu, böğürtlenli gibi gibi… Hepsi birçok dondurma tezgahında yapay aromalı ve renklendirilmiş dondurmalar. 

Bir de ileri düzey fanteziler var. Hani dondurmacılar genelde İtalyandır ve algı da genelde Roma Dondurmacısıdır ya, işte sırf bu algı yüzünden sizler için Tiramisu, Cappucino, Latte isimli dondurma aromaları üretildi. Hepsi doğru dondurmanın İtalyan dondurması olduğuna safça inanmamız yüzünden. Aromaların hepsi ithal. Hepsi yapay. Hepsi sağlığımızla oynuyor.

İTALYAN DONDURMA KANDIRMACASI

Söylediğim gibi, sırf isimleri İtalyan diye Tiramisu, Cappucino, Cheesecake ve İtalyan Karameli gibi dondurma aromalarını yer yutar hale geldik! 

Yiyorsun ve diyorsun ki “Aaa, tadı aynı aTirmisu! Sanki Tiramisu yalıyorum.” 

Sanırsınız yüzlerce Tiramisu tatlısı hazırlanmış da önce karıştırılıp, sonra dondurulmuş. 

İşte yapay aromalarla algılarımızla ve beynimizle böyle oynuyorlar.

Durum o kadar vahim ki, bırakın aroma ve boya kullanımını, dondurma yapımında gerçek süt kullananları bile kuyuda iğneyle arar hale geldik. Kıvam artırıcılar, raf ömrü uzatıcılar, yapay tatlandırıcılar (glikoz şurupları) ile dondurmacılar resmen korku filmlerinden çıkan yüzümüze gülen ama canımıza kast etmeye kararlı korkunç palyaçolar gibi.

Sanayi tipi dondurma üreticileri ise tam bir fiyasko. Süt tozu, margarin, aroma, boya… Hop yallah piyasaya! Sonuç: Erotik isimli, parıldayan ambalajlı, insan sağlığıyla oynayan ucuz ama aslında sizi çok pahalı yaşam standartları satın aldığınıza ikna eden endüstriyel ürünler…

SONRA OBEZİTE NİYE ARTIYOR, DİYABET NEDEN ÇOĞALIYOR, KANSER NEDEN YAYGINLAŞTI

Beyniniz renk ve sahte tatla kandırılıyor. Lakin o yediğiniz sözde dondurmalar midenize girip de sindirim başladığı andan itibaren karaciğeriniz ve pankreasınız beyninize “İyi de biz bu bize gönderdiğin arkadaşları tanımıyoruz ki, nasıl öğüteceğiz, nereye koyacağız, nasıl tasfiye edeceğiz, ne yapsak?” diye dertlenmeye başlıyorlar.

Sonuç: Hormonlarımızda, hücre yapımızda, genetiğimizde deformasyon ve tahribat. Yani… Kanser, diyabet, obezite, erken ergenlik, bağışıklık, sinir sisteminin bozulması ve daha nicesi…

GELELİM DONDURMA FİYATLARINA

Gerçek süt ve meyve kullanıp dondurma üreterek kilosunu 70 TL’ye satan bir dondurmacı ile aroma ve renklendirici ile verimi düşük (ya da hileli) süt kullanarak kilosunu 60 TL’ye satan bir dondurmacı kesinlikle aynı kefeye konup kıyaslanmamalı bile. Çünkü fiyatı çok uygun dediğiniz dondurmacıda sağlığınızdan fire veriyorsunuz.

Yine de istemeden bu kıyaslamayı kendi aleyhimize çokça yapıyoruz. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bir toplum olduğumuz için hemen normali anormal kabul edip diğerini tü kakalamaya başlıyoruz. 

Algılarımızla tam da bu yüzden oynuyorlar işte. 

“Overrun” denilen ve dondurmayı hava ile şişirip, hacmen büyüten dondurmacılar konusuna girmiyorum bile. Hilebazlıkta yöntemler tükenmek bilmiyor.

Aslında verimli havzalara ve su kaynaklarına sahip bir tarım ülkesi olarak adlandırılan Türkiye son yıllarda tarım ithalatçısı, yurtdışına bağımlı bir ülke haline geldi. Bu nedenle yerel tarımla üretilen ürünlerin fiyatları da bu politikalara bağlı olarak sürekli artışta. Sonuçta bir kısır döngü içerisindeyiz. Patates, soğan fiyatları artışından bahsetsem ne demek istediğimi hemen anlayacaksınız. Yani aslında bu da yakında patates ve soğan ithalatının daha çok artacağının bariz sinyali.

Yerel ürünleri kullanarak doğru dondurma üretmeye çalışan üretici maliyet girdileri yüzünden bire beş kazanırken, diğeri hileli ürünler üreterek hem sağlığınızla oynuyor, hem de bire yüz kazanıp adeta bu hilebazlığının tabiri caizse ödülünü alıyor.

Bari işimizi düzgün yapsak!

Peki bunun suçlusu kim? 

Elbette bizleriz. 

Bilinçlenmemiz lazım…

DOĞRU DONDURMAYA ULAŞMAK İÇİN…

Doğru dondurmayı bulmak nasıl olur?

Yazımın başında da değindiğim gibi mavi renkli dondurma gördüğünüz anda ya da İtalyanca bir tatlı ismine sahip dondurması olan dondurma tezgahına rastladığınız anda oradan kaçıp uzaklaşarak ilk adımı atabilirsiniz. 

Yanlıştan kaçınmak da doğruya atılan bir adımdır.

Sağlıklı, serin, tatlı ve bir o kadar da bilinçli bir yaz dilerim.

**Yazının orjinali oda.tv de yayında…

Salih Seckin Sevinc

Harbiyiyorum.com kurucusu ve yazarı. 2009'dan beri yeme-içme üzerine keşifler yapıyor. Araştırıyor, yiyor, içiyor, videolar/fotoğraflar çekiyor, düşünüyor ve yazıyor. 2021 - "Ruhani" (Roman) 2018- "Ölüm Yolcusu Abdülüver'in Tuhaf Seyahatleri" (Roman) 2016 - "Harbi Yiyorum - Türkiye'de Harbiden Nerede Ne Yenir?" (Yemek Kitabı) 2015 - "Her Şeyin Başı Blog" (İş Kitabı) 2014 - "Social Media for Real" (İngilizce İş Kitabı) 2012 - "Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya" (İş Kitabı) kitaplarının yazarı. 2018'den bu yana ODA TV "Lezzet Peşinde" köşe yazarı, Eylül 2019'da KRT'de "Harbi Yiyorum" programını hazırlayıp sundu. Şu anda "Nerede Ne Yenir?" cümlesinin altını doldurmaya ve lezzet keşiflerini/öğrendiklerini size aktarmaya devam ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir