O koca döner tekerini gözlerimle gördüm ve…
Geçtiğimiz hafta Beylikdüzü civarında bir görüşmem vardı. Anadolu Yakası’nda ikamet ediyorum. Hazır o tarafa gitmişken Google Haritalarda iki yıl evvel işaretlediğim ve “Gidersen mutlaka uğra” diye kendime not aldığım bir dönerci var. İsmi: Enbey Döner.
Internetten baktığımda taktığı 500 kg’lık döner tekerinin arkasında kaybolan döner ustasının fotoğrafı beni cezbetmişti. Lezzetini de merak ediyordum.
Tabii ki gittim ve o koca döner tekerini gözlerimle gördüm. İnanılmaz bir sirkülasyon var. Sadece paket kısmında beş kişi çalışıyor. Döner ustaları sürekli yer değiştiriyor. Kasa sürekli aktif. Tüm restoran genelinde hummalı bir çalışmaya şahit oldum. Masalara da servis var ama belli ki pandemi yüzünden bir kargaşa hakim. Benzer bir yoğunluğu Kapalıçarşı’daki dürümcülerde de görmüştüm. Düşünsenize, gününe göre bu teker iki ya da üç kez yenileniyormuş. Bu da günde 1 – 1,5 ton döner demek.
Bir dürüm sipariş ettim. İçine normalden biraz fazlaca 200 gram döner istedim. 34 TL ödedim. Aksini belirtmezseniz içerisine patates de ekliyorlar. Ben genelde et döner yiyorsam yanına ya da içine patates istemem. Domates ve turşu tercih ederim. İsteyen patatesle de yiyebilir elbette. Zevkler, renkler…
Yedim. Çok beğendim. Zihnimde daha önce yediğim dönerlerle kıyaslayınca, hafızamda kategori olarak Beşiktaş’taki Asım Usta Karadeniz Döner ve Rize’deki Liman Lokantası ile aynı raflara yerleşti.
Mesela ben oturup yemelik, tabağa kalıp gibi yaprak et çıkaran dönercilerle, parça kesim dönercileri farklı kategorilerde değerlendiririm. Enbey Döner de benim için büfe dönerin iyi örneklerinden. Yani ben bu dürümü oturup masada yemeyi tercih etmem, bilakis dürüm ya da tombik pide (gobit) içerisinde alır yerim. Mümkünse oturmam bile, ayakta yer geçerim.
Döneri çok beğendim demiştim ya bu yüzden kendime bir dürüm daha sipariş ettim. “Dur!” dedim. “Bunu Odatv’ye de yazarım bu hafta.” İçeride fotoğraf çekerken uyardılar, fotoğraf ve video çekmek yasak diye… Kasadaki kişinin yetkili biri olduğunu düşünerek durumu ona izah ettim. “Beğendim ve paylaşmak isterim, neden böyle bir kural getirdiniz ki acaba?” diye sordum. Verdiği cevaba ve haklarında yapılan karalamaya da hayret ettim. Ne olduğunu az sonra açıklayacağım. Sağ olsun fotoğraf ve video çekmeme güzelce izah edişim sonrasında izin verdiler.
YİNE YEMEK FAŞİSTLİĞİ
Sonra da bunu sıklıkla yaptığım gibi sosyal medya hesabımda (Instagram: Harbiyiyorum) paylaştım. “Dürüm dönerini yedim ve beğendim” dedim. Bu kadar.
Ne zaman bir döneri yedim, beğendim desem yorumlarda savaş çıkıyor!
Bakınız bazı yorumlar şöyle;
-Vay efendim ben gerçekten bu işten anlamıyormuşum!
-Vay efendim ben de her yediğimi beğeniyormuşum.
-Vay efendim Beylikdüzü’ne gelip de esas dönercilerde yemeden burayı nasıl yazarmışım.
-Vay efendim benden görüp insanlar asla buraya gitmemelilermiş yoksa hayal kırıklığı yaşarlarmış!
-Yok o teker ertesi güne kalıyormuş da döner bakteri üretiyormuş!
-Ben nasıl övebilirmişim orayı, hayretler içerisine kalmışlar!
-Vay efendim eski kalitesi kalmamış. Çalışanlar ilgisiz ve hizmet yerlerdeymiş!
-Vay efendim hiç cazip görünmüyormuş, bari bu fotoğrafı kullanmamalıymışım!
-Yok efendim, artık gidilmezmiş döner çiğ servis ediliyormuş!
-Vay efendim, bu kadar büyük dönerden kalite bekleyemezmişim, yarısına gelmeden et kururmuş, suyunu kaybedermiş!
-Vay efendim yemişler ama ne eti olduğu belli değilmiş!
-Vay efendim çalışanları suratınıza bile bakmıyormuş!
Vay efendim, kesinlikle çok “KALİTESİZ”miş, 2 senedir Beylikdüzü’nde oturuyormuş ama 27 senelik hayatında yediği en kötü dönermiş. Mide krampları yaşamış. Herkes işini doğru yapmalıymış! (Bu kişi meramını en az benim bu yazıda yazdığım kadar anlatmış da anlatmış… Hepsi de bu döner ve dönerciyle alakalı. Sanırsınız bütün hayatının mutsuzluk sebebi bu döner ve dönerci. Yok olsa tüm hayati sorunları çözülecek.)
Daha da onlarca yorum var. Bir de bana özel mesajlardan hakaret ve küfür içeren yorumlar var. Hepsini buraya yazmayayım. Sanırsınız döner değil, roket bilimi! Yahu alt tarafı bir dürüm döner yedim. “Beğendim” dedim. O kadar. Bunca nefret söylemine, karalamaya ne gerek var ama değil mi? Lakin olayın altında bir konu daha var. Onca velvele asıl bu yüzden.
Benim yediğim dürümden hesapla bir kilo etten ortalama beş porsiyon çıktığını düşünürsek orada günde her gün beş yüzer kilodan iki teker döner hesabıyla günde 10.000 porsiyon döner satılıyor. Bu da yukarıda iddia edilen her argümanın altını çürüten ve yorum yapanların suratlarına tokat gibi vuran bir gerçek.
İşte tam olarak bu başarı insanları şok ediyor!
Hazırsanız firmadaki yetkili kişinin neden restoranda fotoğraf ve video çekimine karşı geldiğini söyleyebilirim.
Kasadaki yetkili kişi koydukları yasağın sebebini şöyle açıkladı.
“Bir keresinde birinin çektiği videoyu alıp bu paket servis tezgahımızda animasyonla ekranda dönerin önünden fare geçirdiler. Viral oldu, yayıldı. Oysa ki farenin sonradan yerleştirildiği de ortada ama süreç bizi yordu. Biz de fotoğraf ve video çekimini bu yüzden yasakladık.”
Düşünün ki firma sosyal medya hesaplarını dahi sırf bu yüzden aktif olarak kullanamıyor.
Şimdi anladınız mı benim sosyal medya hesabıma gelen yorumların da sebebini.
Kıskançlık, çekememezlik.
Maalesef genlerimizde var.
Ee, ne demişler?
Meyve veren ağaç taşlanır!
Not: Yaşadıkları bu tatsız olaya rağmen fotoğraf ve video çekimine izin verdikleri için Enbey Döner yetkililerine bir kez daha teşekkür ederim.
Salih Seçkin Sevinç
*Bu yazının orijinali ilk olarak 11.04.2021 tarihinde Odatv’de yayınlanmıştır.
Döneri bilmem ama her kes çok kaba