İstanbul’da Böyle Ciğer Kavurma Yemediniz!
Harbiyiyorum Youtube kanalımıza yeni Youtube yemek videolarımızın çekimleri için son iki haftadır Eminönü-Sirkeci hattında geziyorum. Uzun format bir Youtube videosunu çekmek için iş “Gittik, çektik, bitti!” ile olmuyor. Pre-prodüksiyon denen bir aşaması var. Nereleri çekeceğinizi, hangi saatlerde çekeceğinizi ve mekanı doğru anlatımla nasıl çözeceğinizi önceden görüp planlamanız gerekiyor.
Bu Pre-prodüksiyon denen ve “prodüksiyon öncesi” olarak çevirebileceğimiz aşamada kendimi günün sonunda hep aynı lokantada buluyorum: Lezzet-i Şark. Daha önce Eminönü ziyaretlerimde, o nehir gibi akan insan yoğunluğu içerisinde közde yaptığı (makul ebatta) künefeleri görüp onlardan yer ve yoluma devam ederdim. Mısır Çarşısı’nın hemen bitiminde Hasırcılar Çarşısı üzerinde bulunan bir köşe lokanta olan Lezzet-i Şark’ta bu kez yeni gidişlerimde farklı lezzetleri denemeye çalıştım.
GAZİANTEP MUTFAĞI
Önceleri dışarıdan bakınca içeride sadece alelade dürüm ve kebap olduğunu düşündüğüm lokantanın aslında Gaziantepli sahipleri olduğunu ve bu yüzden de menüsünde “Gaziantep Mutfağı”na ait lezzetler olduğunu yeni öğrendim.
Zygmunt Bauman’ın “Derin düşünceye ayrılan zaman sıfıra indirilmiştir” sözü boşuna değil. Bilgi sürmenajı içerisinde kaldığımız şu yıllarda zamanın amansız hastalığı; bir mekanla ya da durumla ilgili aslında hepimiz “ilk algıya” hapsolmuş durumdayız. Ben de o kadar mekan gezip, lezzet denememe rağmen aynı yanılgıya düştüğümü fark ederek şaşırdım. Benim için Lezzet-i Şark közde künefe yapan bir mekandan başkası değildi mesela.
Oysa ki Gaziantep’te yediğim beyrana en yakın olanını ve İstanbul’daki en lezzetli beyranı burada yedim. Gece yarısı büyük bir kazana attıkları kuzu etlerini sabaha kadar kaynatarak tiftik tiftik hale getiren müessesede, harlı ateşte bol acı ile hazırladıkları beyranı şifa niyetine içtim.
Gazianteplilerin sabah kahvaltısında tıpkı “Katmer” gibi yedikleri “Beyran” geceden hazırlandığı için burada da sabah kahvaltısına hazır oluyor. Giderseniz mutlaka deneyin.
CİĞER KAVURMA
Gazianteplilerin çok iyi bildiği, İstanbul’da ise sayılı yerde yapılan ciğer kavurma ise Lezzet-i Şark’ta keşfettiğim bir diğer lezzet. Tıpkı Gaziantep’teki gibi yumuşacık (neredeyse elinizde mendil gibi bükülebilen) tırnaklı pide içerisinde sunulan ve saatlerce tencerede çeşitli baharatlarla kavrulan ciğer kavurmayı burada bulmak yine aynı şekilde benim için büyük sürpriz oldu.
Ciğer sevmeyen insanın bile bunu yiyince seveceğine yüzde yüz inandığım ciğer kavurma saatlerce pişince helmeleniyor ve neredeyse ekmeğe sürülüp yenecek kıvama geliyor. Yumuşak tırnaklı pideyi ciğer kavurma ile dürüm yaparken Gaziantepliler içerisine bir de soğan ekler ve biraz da kimyon atarlar. Ben de bu geleneği bozmadım tabii.
Ve ciğer kavurmasına aşık oldum.
Keşke İstanbul’daki tüm Gaziantep restoranları ciğer kavurma denen bu muazzamayı menülerinde sunabilseler.
Özetle;
Bir mekana gittiğimizde genelde eşimizin/dostumuzun bize tavsiye ettiği lezzet ile o mekanı tanıyoruz. Daha sonra da (belki de öncesinde memnun kaldığımız için hayal kırıklığı yaşamamak adına) o restoran gittiğimizde hep aynı şeyi yemeye devam ediyoruz.
Daha dün değil evvelsi gün Gayrettepe’de lahmacunu meşhur diye gittiğim bir restoranda enfes bir “Manisa Kebabı” bulunca çocuk gibi sevindim açıkçası.
Yıllarca insanlara tavsiye ettiğim halde aynı hataya kendim de düşüyorum.
“Siz siz olun, gittiğiniz mekanlarda her zaman yedikleriniz dışında menülerinde bulunan diğer yemeklerden de sipariş verin. Belki benim gibi sürpriz lezzetlerle karşılaşırsınız.”
Rutinlerden çıkmak lazım.
Not: Lezzet-i Şark Eminönü’nde günlük mesai bitse bile gece 02:00’ye kadar açık. Sahil tarafındaki dubalar saat 18:00 sonrası kalkıyor ve meydanda 200 araçlık bir ücretsiz otopark oluşuyor. Gece giderseniz arabanızı nereye koyacağınızı düşünmezsiniz.
Salih Seçkin Sevinç – OdaTv Yazıları