Sizin İçin Harbi Yedik: Le Cafe Restaurant, Yalıkavak, Bodrum, Muğla
Kim demiş eklektik kötüdür diye? Bodrum Yalıkavak Le Cafe Restaurant‘ın püfür püfür esen denize sıfır ortamında balığından, kuzu şişine mönüsündeki bir çok yemeği denedik ve hepsini de oldukça başarılı bulduk.
Süreç rastlantısal olunca ve eğer kocaman bir mutfağınız varsa, üstelik işin sahibi de mutfaktaysa başarılı olmamak için de hiçbir neden yok aslında.
Le Cafe Restaurant’ın hikayesi şöyle;
Club Flipper’ın eski genel müdürü 10 yıl önce işinden ayrılıyor ve İtalyan bir arkadaşı ile birlikte Bodrum Yalıkavak’ta Le Cafe‘yi açmaya karar veriyor. İtalyan arkadaşının önerisiyle mekanın ismi Le Cafe Restaurant oluyor. Ancak daha sonra arkadaşı onun yanından ayrılıyor. Böylece Le Cafe, Hint asıllı İngiliz sahibi Davendra Naidoo‘ya kalıyor.
Davendra mutfağın da şefi aynı zamanda. Bütün kontol onda. İşini bilen bir yönetici ve üstelik mutfakta olmayı sevdiği de her halinde belli. İşte tam da bu yüzden sapla saman birbirinden belirgin bir şekilde ayrılmış durumda.
Rahat ve ferah bir atmosfere sahip olan Le Cafe’de ilk başta mönüden klasik bir balık olan levreği seçiyoruz. Izgarada güzelce pişmiş olan levrek, naif bir sunum içerisinde suyu içerisinde önümüze servis ediliyor. Uzun zamandır çeşitli balık restoranlarında mezelerden ve ara sıcaklardan bütün bir balığa geçememiş olan bizler bu duruma oldukça seviniyoruz. Daha sonra yine deniz ürünlerinden ilerliyoruz ve tahta şişe saplanmış halde olduğu gibi ızgara edilmiş karideslerimizi yiyoruz. Karidesler tabağın kenarında balsamik sosla servis ediliyor ve bu leziz deniz böceği olduğu gibi ızgaraya girdiği için tüm aromasını da içinde saklamış halde önümüze geliyor.
Arkasından Le Cafe Restaurant’ın mönüsünden en çok tercih edilen ve yerken uğraşması en az emek isteyen Levrek Fileto geliyor. Beyaz şarap ve tereyağ ile marine edilmiş bu yemek ortasında minik karidesler ve mantarla servis ediliyor. Balığın kılçığı da ayıklandığı için yemesi oldukça rahat ve gerçekten karides ve mantarla da çok keyifli bir kombin olmuş.
Son olarak ahtapot ızgara ile deniz ürünleri siparişlerimizi finalize ediyoruz. Ahtapot ızgara da yine zarif bir sunumla ve üzerine zeytinyağı gezdirilmiş halde servis ediliyor. Ağdalanması ve yumuşaklığı gayet yerinde. Ciklet gibi çiğneyip midemize indiriyoruz.
Eh, harbi yiyeceğiz demiştik. Artık etlere geçebiliriz. Hemen kendimize mönüden T-Bone Steak ve Çöp Şiş söylüyoruz. Davendra’ya hiç söylemediğimiz halde T-Bone etimizi bize orta az pişmiş getirerek gönlümüzü fethediyor. Büyük kısmı antrikot küçük kısmı ise bonfile olan etimizi kemiğinden sıyırarak afiyetle midemize indiriyoruz. Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğiz; yanında sundukları soğan halkaları bugüne kadar yediklerimizden çok farklı ve başarılı.
Hazırsanız son olarak çöp şişlerimiz geliyor. Böylece gerçek bir protein patlamasını da tamamlamış oluyoruz. Çöp Şiş ve T-Bone Steak için etlerin lezzetine diyeceğimiz yok ama keşke yanında sundukları patatesler hazır olmasaydı diye içimizden geçiriyoruz açıkçası. Çünkü sunumlar, servis ve lezzet o kadar şık ki beklentimiz de bunlarla beraber yükseliyor elbette.
Tahmin edersiniz ki tatlıya yer kalmadı. Kalmasının da imkanı yok.
Davendra’dan gelmeden önce sipariş vermek kaydıyla özel spesiyalleri de olduğunu öğreniyoruz. Dana İncik ve Paellea mesela bunların bazıları.
Açıkçası Dana İncikte aklımız kalıyor. Artık bir dahaki sefere inşallah diyerek mekandan ayrılıyoruz. Nasıl olsa yaz kış açık mekan. Bir şekilde tekrar uğrarız.
Dediğimiz gibi bu kadar gelişmiş ve bu kadar eklektik mönüye sahip bir restauranttan ummadığımız kadar şaşkın ve mesut ayrılıyoruz. Çünkü normalde balık/et/özel spessiyaller hepsinin iyi olmasının imkanı yok. Ama ustalık da bu olsa gerek…
İşinin ehli tüm ustalara selam.
Le Cafe Restaurant
Yalıkavak Mahallesi, İskele Caddesi, No 172, Bodrum, Muğla
Tel: 05323623909
https://www.youtube.com/watch?v=QLrTSck88zs&feature=youtu.be