Gurme Haber

Yeme-İçme’de Gerçek İnovasyon: Meal Box

Meal Box‘ı iki aydır biliyor ve izliyordum ama geçtiğimiz hafta ilk kez buradan yemek sipariş ettim. Düşünün! Ben ki internet üzerinden Türkiye’de muhtemelen herkesten önce alışveriş yapmış biriyimdir, yine de evime yemek sipariş etmek için gerekli cesareti bir türlü bulamıyordum. Bir de Meal Box’ın yemeği soğuk servis edip, evde mikrodalgada ısıtma gibi bir handikapı vardı. “Ohoo, yemeği bir de mikrodalgaya mı sokacağız canım?” diyordum.

Maltepe’deki ofisimizdeyken Nadide‘den, Sahrayıcedit’teki ofisimizdeyken Gelincik‘ten ve daha sonrasında çevrede kim ev yemeği yapıyorsa oradan ev yemeği arayışımız ve bunun kalitesi ile cebelleşmemiz yıllarca sürdü. Kimi zaman Nadide’ye küstük öteki ev yemekçisine döndük, kimi zaman da diğerine küstük yine Nadide’ye döndük. Bu süre zarfında ters çevrilip gelen çorbaların streç filmlerin arasından pilavımıza sızdığına da şahit olduk, cacığımızın tatlımızın içerisine karışmasına da. Hatalı gelen siparişlerden bahsetmiyorum bile. Hizmette bir türlü standardı yakalayamayan bu mekanlar yüzünden bir ara evden sefer tası götürür bile olmuştum. Muhtemelen bu yaşadığım sıkıntı bende  olduğu kadar adam gibi yemek arayan herkes için geçerli.

Neyse efendim, dediğim gibi Meal Box’ı deneyeceğim dedim ve mikrodalgada ısıtmayı da göze olarak sipariş vermeye karar verdim. Yine böyle gök gürültülü bir günde evde bolca yazı-çizi işleriyle uğraşırken Mealbox.com.tr‘ye girdim. Kendime domates soslu İsveç Köftesi, (Sulu Köfte Plus dedim ben buna) içinde erimiş kaşarı olan püre ve bulgur pilavından bir menü oluşturdum. Üstelik bu sefer siteye girdiğimde yemeğimin sıcak veya soğuk teslim edilmesini seçebildiğimi keşfettim. Yani Meal Box’cılar soğuk teslimat problemini çözmüşlerdi. “Allah!” dedim. “Sıcak Yemek!

Siparişimi 2 dakikada sepetleyip 2 dakikada da kredi kartı ile ödeme yaptıktan sonra karşıma şöyle bir ekran geldi.

mealbox-05

Arkadaş! Ekrandaki paket fotoğrafını görünce “Bu ne?” dedim. “Sipariş Alien’ın gezegeninden geliyor galiba.” Siparişi verdiğimde saat 13:47’di. Ekranda ise yemeğimin bana yaklaşık 1 saatte geleceğinin bilgisi vardı. “Süre iyiymiş, bekleyelim bakalım.” dedim ve yine işe gömüldüm. Bu esnada beni Meal Box’dan bir kız aradı ve ilk kez aradığım için adresimi teyid etmek istediğini söyledi. Kızdan ve yaptığı işten pek hoşlaştım. Kapım tam 14:12’de çaldı. “Yok artık, bu kadar çabuk olamaz dedim.” ama gerçekten olabiliyormuş.

Kafamda onlarca soru… Hangi ara, nerede benim siparişimi bir araya getirdiler, nerede ısıttılar, hangi ara teslimata çıkardılar? v.s. v.s. 

Teslimatı yapan arkadaş bana ultra güzel kesilmiş bir faturayla birlikte gerçekten Alien‘ın memleketinden gelen kutuyu teslim etti. O da şaşkınlığımdan payını aldı. “İstasyonlarımız var abi” dedi. Oğlum kimsiniz siz? Ne istasyonu, Prometheus mu len burası?

mealbox-03

Ahanda yemek sıcak ya! Kucağıma yeni doğmuş çocuk gibi verilen kutuyu masama götürdüm. Şöyle avına yaklaşır bir kedi gibi önce uzun uzun inceledim. Rabbime böylesine muntazam bir yemek kutusu gördüğüm için şükrettim ve neresinden açacağıma karar vererek ilk hamlemi yaptım. Adamlar her şeyi düşünmüş, köftenin tabağı süpersonik bir kere. Yani yıka tekrar kullan, yıka tekrar kullan. Fırında güveç falan yap. Sonsuz döngü. Ben böyle sağlam alüminyum kap görmedim. Tüm yemeklerin üzerinde alıştığım streç filmin aksine özel olarak düşünülmüş bir ambalaj bile var. Tıpkı yoğurt ambalajı açar gibi açıyorsunuz. “Yahu!” dedim. “NASA’daki astronot biraderler de herhalde Meal Box gibi bir şey yiyordur.” 

Çatal, bıçak, kaşık sakın atma. Yıka, git piknikte kullan. O derece kaliteli. Kutuyu ise hanımlar boyasınlar, (DIY) boş yerlerine ise çiçek ekip saksı yapsınlar. Abartmıyorum! Bunları söylemezsem kendimi suçlu hissederim.

Sonuç:

Ne oldu biliyor musunuz? Kendimi çok iyi hissettim. Heyecanlandım. Gözlerim doldu. Sonunda olmuş dedim. Çözmüşler… Yıllardır yaşadığımız işkencenin tüm adımlarını bu arkadaşlar tekrar ele almışlar ve tüm düğümleri teker teker çözmüşler. Yemekte de her şey nefisti. Afiyetle yedim. Yaşadığım deneyimi Harbiyiyorum’da paylaşmaya karar verdim. Mealbox ev yemeği konsunuda Türkiye’de yapılmış bir devrimdir arkadaşlar! Net.

En sonunda kolonyalı mendili açarken “Biz Türk’üz, belki buradan bir falso bulurum, ha?” diye düşündüm. Hani leş kokulu parfümlü mendiller var ya, ne olur ondan koymuş olsunlar da bu da Mealbox’a nazarlık olur dedim ama nafile. Adamlar bunu da düşünmüşler.

Tamam yatırım falan aldılar ama ekip de çok iyi. İşlerini de son derece iyi yapıyorlar belli. Ben ne yatırımlar gördüm ikinci turda Okeye dönen. Lakin bu işin geleceği pek parlak.

Yahu abi siz ne yaptınız? Çıtayı çok yükseltmişsiniz. Oldu mu bu şimdi?

Neyse efendim, ertesi gün yine bozuk havalı bir günde evdeyim. Kendime Meal Box‘tan bir menü daha sipariş ettim. Bu sefer kuru patlıcan dolmalı, cacıklı bir şeyler… O da çok güzeldi.

Vesselam!

Salih Seckin Sevinc

Harbiyiyorum.com kurucusu ve yazarı. 2009'dan beri yeme-içme üzerine keşifler yapıyor. Araştırıyor, yiyor, içiyor, videolar/fotoğraflar çekiyor, düşünüyor ve yazıyor. 2021 - "Ruhani" (Roman) 2018- "Ölüm Yolcusu Abdülüver'in Tuhaf Seyahatleri" (Roman) 2016 - "Harbi Yiyorum - Türkiye'de Harbiden Nerede Ne Yenir?" (Yemek Kitabı) 2015 - "Her Şeyin Başı Blog" (İş Kitabı) 2014 - "Social Media for Real" (İngilizce İş Kitabı) 2012 - "Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya" (İş Kitabı) kitaplarının yazarı. 2018'den bu yana ODA TV "Lezzet Peşinde" köşe yazarı, Eylül 2019'da KRT'de "Harbi Yiyorum" programını hazırlayıp sundu. Şu anda "Nerede Ne Yenir?" cümlesinin altını doldurmaya ve lezzet keşiflerini/öğrendiklerini size aktarmaya devam ediyor.

One thought on “Yeme-İçme’de Gerçek İnovasyon: Meal Box

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir