2017 Yılında Yediklerimizin Harbi Değerlendirmesi
Efendim, yıl bitti. Geri gelmiyor. Acısı ile tatlısı ile (ama sanırım bu yıl geçtiğimiz yıla göre daha umut vericiydi) bir yılı daha devirdik.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da yediğimiz en harbi 7 yeri listelemek falan istiyoruz gerçi ama bu kez bir genel 2017 değerlendirmesi yapalım dedik. Her yıl olduğu gibi bu yıl da birçok yeni keşfimiz oldu. Bu Instagram denen balık hafızalı meretin 0,2 saniye odaklanabildiğimiz mutluluk saçan görsel ve videolarının arasında kendimize günlük saatlerce süren boşalma anları yarattığımız hepimiz için bir gerçek. Lakin biliyorsunuz biz her daim “Her Şeyin Başı Blog” diyoruz. Bu sebeple de bir içerik Harbiyiyorum.com’da yayınlanmadığı sürece ona “Hah, tamam bu oldu!” demiyoruz. Diyemiyoruz. Diyemeyiz!
Peki bu yıl neler oldu? İşte size 2017 yılının Harbiyorum.com olarak özeti. Bakalım neler öne çıkmış, aklımızda en çok neler kalmış?
Ocak
Ocak ayına “Türkiye’nin En İyi Sucuk Markları” isimli kocaman gibi bir dosya konusuyla giriş yaptık. Deli gibi okundu. Hala okunuyor. Yılbaşına Antalya’dayken girmiştik ama Reina’da olan terör saldırı yüzünden tadımız, tuzumuz kaçtı. İştahımız da kaçtığı için Antalya’da pek bir lezzet keşfi yapmadık. Keyifsiz bir aydı. İstanbul’a döndük.
Şubat
Kozyatağı’nda Çay konusunda uzmanlaşan ve envai çeşit çay bulabileceğiniz çay sevdalısı iki çiftin kurduğu Asia Chai Art ziyaretimizi yaptık. Matcha aldık. Araştırmalarımızı yaptık. Çay kültürü ve çay demleme üzerine yazılarımızı yazdık. Bizden sonra “Instagramcı part time gurmeciler” mekana doluştu. Attı, tuttu. Kem küm!
[wdi_feed id=”1″]
Mart
Şehremini’de Kemikli Tavuk yapan Üçler Kebap Mart ayına güzel bir lezzet keşfi ile girmemizi sağladı. Kapadokya’da dişimize dokunur “Testi Kebabı” yemenin hazzını yaşadık. Nevşehir’de Türkiye’nin en hızlı döner kesen döner ustası ile tanıştık. Mersin’de Tarsus’lu Murat Usta‘nın Tarmer isimli yemeği ile müşerref olduk.
Nisan
Nisan çok bereketli bir ay oldu. Nisan başında Katar’a gittik. Hayatımızda yediğimiz en iyi güveç yemeklerinden birini de (FAHSA) burada Bander Aden isimli bir Yemen restoranında yedik. Aklımızı başımızdan aldı. Sonra Beşiktaş esnafı olan Atahan arkadaşımız Beşiktaş esnafının sürekli yemek yediği Çıtır Pide ve Lahmacun‘u bize ifşa etti. Beynimiz yandı. Aklımız gitti. Yeni bir lahmacuncu bulmanın kıvancı içindeydik. Lakin burada bir de esas “Sivas Katmeri” vardı ki; o Çıtır Pide’yi kafamızda ve gönlümüzde bambaşka bir yere taşıdı. Bizden sonra Çıtır Pide Lahmacun‘un işleri coştu. “Instagramcı part time gurmeciler” buraya da akın etti. Aferin.
İkinci kez Adana ziyaretimizi yaptığımız için Adana’dan İştah Kebap ı bu ay içinde yazmak nasip oldu. (Adana takdimcileri yüzünden şaibeli. Dikkatli, çift dikişli ve içimize sindirerek ilerlemeye çalışıyoruz.)
Aynı şekilde Eskişehir’e kuşkonmaz hasadına gittiğimiz için Abdüsselam Balaban Kebap yazımızı da bu aya koyduk. Biliyorsunuz, Harbiyiyorum.com, biz yaşarken başımıza gelenlerdir :) Şurada, burada yemeliyiz ki Instagram takipçimiz artsın diye kendimizi zorlamıyor, buna kasmıyoruz.
Mayıs
Kayseri’den Dikbaşer Kelle ve Tava Salonu yazımızla Kayseri’ye mantı ve pastırma dışında bir yaklaşım sergileyerek aya mutlu bir giriş yaptık. Yine tarihte bir ilki gerçekleştirerek “Türkiye’nin En İyi Kuzu Kellecileri” listesini de bu ay içinde takdim ettik. Maşallah!
Yine Mayıs ayında Marmaris’e bir ziyaretimiz oldu. (Yemek için değil.) Ne demiştik? Harbiyiyorum.com biz yaşarken başımıza gelenlerdi; bunun için Cenab-ı Mevlam bir kez daha bizi harbi bir yemek keşfi ile şereflendirdi. Peki neydi bu? Türkiye’nin En Ucuz Lokantası, Yiğit Lokantası, Hacı’nın Yeri. Ömr-ü hayatımızda böylesine Anti-Kapitalist bir mekan daha görmedik. Hiç şüphesiz yılın en tuhaf, en harbi restoran keşiflerinden biriydi.
İçerenköy’deki Köfteci Cevdet bu ayın bir diğer öne çıkan lezzet keşfiydi. Mayıs ayı sonunda Kıbrıs’taydık. Burada yemek kültürü konusunda araştırmalar yaptık ve buna göre içerikler oluşturduk.
Haziran
Haziran başı Ramazan ayıydı ve biz sezon daha başlamadan ilk tatilimizi yaptık. Fethiye’deki keşfimiz Köfteci İmadettin bizi epeyce heyecanlandırdı. Yine Fethiye’de Sezai’nin Yeri Türkiye’de çok az bulduğumuz “harbi balıkçı” portföyümüze eklenmiş oldu. Lezzetini hala zihnimizden/damağımızdan atamıyoruz.
Kaş’ta bir “Kaş Tava Dondurma” videosu çektik ki bizden sonra “Instagramcı part time gurmeciler” geldi ve burayı yeniden… Aha ha Aha ha! Neyse. Anladınız siz onu.
Haziran ayında Esnaf Dostu Atahan beyin önerdiği ve hızlıca yiyip hakkını veremediğimiz Şiva Düruç isimli dürümcüye bir kez daha ziyaretimiz oldu ve bu kez Şiva Düruç‘un şevksiz gümansız İstanbul’un en iyi dürümcüsü olarak ilan ettik. Bizden sonra Yemekneredeyenirci ekipler buraya gitti ve bu abilerin reklamını yaparak para kazandı. Aferin!
Temmuz
Göktürk’te bir İlhan Koçulu girişimi olan çiçeği burnunda Kars Kasabı‘nı ziyarete gittik. Kars Zavot ırkı sığırların, meralarda doğal ortamlarında otlaması ile İstanbul’a kadar uzanan serüvenlerini biz de proje olarak ele aldık ve destekledik.
Eskişehir’de asırlık Tatlıdil Köftecisi‘ni bu ay kaleme aldık. Yine Temmuz ayında Kars’a gittik. Kars Kasabı projesinin temellerinin atıldığı yere ulaştık ve İlhan Koçulu ile çok sağlam bir röportaj yaptık. Elbette Kars’a kadar gitmişken Kars’ın En İyi Et Dönercisi ve yine Kars’ın En İyi Cağ Kebabçısı keşiflerimizi de harbi yiyenlere harbi hizmet olsun diye kaleme aldık.
Ağustos
Rehavet çökmüş belli. Azıcık da tatil yaptık tabii. Ama Türkiye’de ilk kez yayıncılık alanında deli gibi yükselişte olan Netflix için “Netflix’de Mutlaka İzlemeniz Gereken En İyi 7 Yemek Belgeseli” derlemesini yapmışız. Ayrıca “Eskişehir’de ÇiBörek Nerede Yenir?” i işaret etmişiz. Daha ne olsun? Bu ayda yazmadıklarımız (Yunanistan) sonraya sakladık.
Eylül
Norveç’e gittik. Oslo’da değil bakın. Ta Bergen’e. Ragnar Reis’in doğduğu yere. Bir hafta kaldık. Elbette oraya kadar gitmişken “Bergen’de Nerede Ne Yenir?“in en detaylı külliyatını oluşturmak da Harbiyiyorum’un en kati göreviydi. Yaptık, çok şükür! Ren Geyiği sosisi, balinalı sucuk, kral yengeç falan yedik. Pişman değiliz. “Bergen’de Mutlaka Ne Yemeliyim?” sorusunun cevabı da artık bizde.
Eylül’de bir de Edirne ziyaretimiz oldu. Orada kahvaltı etmek isteyenler için “Menemenci” bulduk. Gidenlere afiyet, şifa olsun.
Ekim
Ekim’de Doha başkadır dediler. Bir hafta Katar’a gittik. Daha önceki üç günlük ziyaretimiz ardından buradaki gastronomik zenginliği bildiğimiz için tekrar gittik. Böylece Katar/Doha için Türkçe içerikli en geniş kapsamlı yeme içme rehberini hazırlamış olduk. Kapsamlı bir külliyatı Katar’a ve okuyucularımıza kazandırdığımız için mutluyuz. “Katar’da Nerede Ne Yenir?” tüm Doha yolcularına selam eder! (İngilizceye de çevirseler keşke. Her şeyi biz düşünmesek iyi olur aslında.)
Nazilli Aydın’daki İpek Hanım Çiftliği’ni gezdik. Çiftlikte kaldık. Bu kez içimize sindirerek gezdik. Ali Shiro orada ekmek üretiyordu. Onu da izledik. Kestane hasatına denk geldik. Mutlu olduk. Köylüyle kahvede oturup çay içtik. Sohbet ettik. Hepsi Pınar Kaftancıoğlu’na duacı. Ne mutlu!
Yine Ekim ayında seveni de nefret edeni de bol olan Kapalıçarşı’daki “Dönerci Şahin Usta”nın kategori tanımını en baştan ele aldık. Böylece karışıklığa da bir çözüm getirdiğimizi düşünüyoruz. Bundan böyle Şahin Usta, “Tırnaklı Pide Arası Et Döner” piridir. İlgililere duyurulur.
Kasım
8 Kasım’ı “Dünya Kokoreç Günü” ilan ettik. O esnada New York’taydık. Vatan hasreti ve özellikle de Kokoreç hasretiyle yanıyorduk. Amerika’dan yönettiğimiz operasyonda çok fazla katılım ve paylaşım gördük. İnanılmaz bir ilgi vardı. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünya çapında konuşuldu. Kokoreç bilinci ülke sınırlarını aştı. Aslında biz bu denli milli ve yerel bir lezzeti dünya çapında pazarlama gayretindeyken, yine ortak hareket edemedik. Aksine o gün köstek olanları da gördük. İşin komik yanı bu köstek olanların bazıları yine topluca destek gerekecek -ve bizden kopyaladıkları- “Dünya Midye Dolma Günü” ilan ettiler. Hayırlısı olsun.
Neticede 8 Kasım Dünya Kokoreç Günü amacına ulaştı ve çok da başarılı oldu. Bundan böyle her yıl 8 Kasım’da Dünya Kokoreç Günü‘nü kutlayacağız. Coşkusunun katlanarak artacağına da eminiz. Katılmayanlar düşünsün.
Bu ay New York’tayız dedik ya yeni keşiflerimiz oldu tabii. New York’ta çok iyi bir Kaburgacı varmış dediler. BBQ Kaburgacısı “Kaburgacı Cemil Efendi” -Şaka Şaka- Fette Sau çok çok iyiydi.
Ay sonunda kötü bir haber aldık. Çok sevdiğimiz, Beyoğlu’nun biricik kebapçısı “Enver Usta“mızın vefat etmiş. Çok üzüldük.
Aralık
Aralık ayında nihayet ziyaretini gerçekleştirdiğimiz Peter Luger Steakhouse imzasını attı. Birçok otorite tarafından dünyanın en iyi restoranları arasında gösterilen, Nusret’in staj yaptığı ve ilham aldığı Brooklyn’li ekol olmuş et restoranı…
Bu ay bir vefat haberi de Dalyan’dan geldi. Mavi Yengeç Pişiricisi Hasan Usta vefat etmiş. Daha önce yazdığımız ustalardan ikisinin ard arda gelen ölüm haberleri, dokuz yıldır yaptığımız derinlikli işin kıymetini bize bir kez daha göstermiş oldu.
Böylece Afyon ziyaretimizde Köfteci İrfan keşfimiz ve yazımız 2018’e girerken resmen enerjimizi yerine getirdi. Köfteci İrfan da kesinlikle nev-i şahsına münhasır ustalarımızdan biri. Allah ona uzun ömür versin!
Son olarak bu ay (2017 yılını değerlendirken) Instagram hesabımızda en çok izlenen yemek fotoğraflarını ölümsüzleştirmek adına Canvastar.com‘da görücüye ve satışa çıkardık. Neticede meşhur olan fotoğraflar duvarlara asılmayı hak ediyorlar.
“Harbiyiyorum yemek fotoğrafları portföyü“nü inceleyin. Belki sizin de favori ve bal ucunuza asmak isteyeceğiniz bir yemek vardır.
İşte böyle.
2018 nelere gebe? Biz de bilmiyoruz. Hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Afiyetle kalın…
Vesselam.