Yardımcı Tarifler

Kete Nedir?

Kete Nedir?

Kete, Kars ilimize ait olduğu bilinen hamur işleri kategorisi adı altında sayabileceğimiz bir börek/ çörek çeşidimizdir. Türk Dil Kurumu ise Keteyi “Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek.” olarak tanımlamıştır. Kete sözcüğünün Ermeniceden bize geçtiğine dair bir söylenti bulunsa da doğruluğu tartışmaya açıktır.

Kayseri, Tokat, Erzurum’da da farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Önceleri köylerde bulunan akrabalarımızdan isteyerek getirtilen keteyi günümüzde marketlerde kapalı poşetler içerisinde satın alarak da sofralarımızı süsleyebiliriz. Kahvaltılarda ve sulu yemeklerin yanında ekmek yerine kullanıldığı gibi cevizli çeşidinin hem enerji deposu oluşu hem tok tutma özelliğiyle çayla ayrı bir öğün olarak da yenebilmektedir.

Kayseri’de içi boş yapılırken Ardahan ilçelerinden Posof’ta helvalı (içli kete) olarak yapıldığı bilinmektedir. Aynı zamanda tahinli ve haşhaşlı çeşitleri de mevcuttur. Kars ilimizde yapılan ketenin lezzetli olmasında tandır denilen köy ocaklarında pişirilmesi etkilidir. Yapımı kadar önemli olan bir başka konu ise nasıl yenmesi gerektiğidir. Kars ketesinin iç harcının unlu olmasından dolayı yerken dağılmaması gerektiğine inanılmaktadır. Hatta şöyle bir hikayesi olduğu söylenir.

Karslının biri kenarda oturup içli içli ağlamaktadır. Çevresindekiler dayanamayıp yanına otururlar ve derdini anlatmasını isteyerek teselli etmeye çalışırlar. “Hayırdır gardaş, niye ağlıyorsun?” diye sorar Karslıya. Karslı da içini çeke çeke “Tarlaya azıh goymuşdu avrat, onu gaybettim.“der. Adam iyice şaşırır ve bu sefer de “Azığı kaybettin diye mi ağlıyorsun?” diye sorar. Karslı “Ama azıhda kete varıdı.” der. Adam üzüldüğüne biraz da pişman olarak ‘Yav gardaş hiç kete kaybettim diye ağlanır mı?’ deyince Karslı ‘Keteyi gaybettiğime ağlamirim. Bir yerlinin eline geçer, yiyemez, rezil eder diye ağlirim.’der.

Kete İçin Gerekli Malzemeler

Yapımı oldukça kolay yemesi bir o kadar zevkli olan cevizli ketenin hamur malzemeleri 1 su bardağı süt, 1 su bardağı yoğurt, 1 çay bardağı zeytinyağı, 2 yumurta, 1 yemek kaşığı kuru maya, 2 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı tuz ve aldığı kadar un, iç malzemesi; 100 gr tereyağ, 1 su bardağı ceviz, küçük kasede toz şekerdir.

Kete Hazırlanışı

Öncelikle en eğlenceli kısım olan yoğurma kısmı ile başlıyoruz. Yukarıda saydığımız hamur malzemelerini derin kapta birleştirerek yoğurduktan sonra kuru mayanın kendi şovunu yapmasını bekliyoruz. Maya sayesinde hazırladığımız hamur boy atarak bize ahkam kesen bir yiğide dönüşecek. Fakat siz buna dayanamayarak kendisinden yumruk büyüklüğünde parçalar alarak oklava yardımıyla havasını söndürecek, genişçe bir tabağa yayacaksınız. Üzerine de eritilmiş tereyağ sürüp rulo haline getireceksiniz. Ruloyu elimizde sıkarak uzatıp kendi etrafında döndürerek kıvrımlı bir şekil elde ettikten sonra her bir parçayı tekrar oklava ile genişçe açacağız. Bu sefer içerisine ceviz ve isteğe göre şeker ekleyerek spiral şekline getireceğiz. Son aşama olarak üzerine baskı uygulayarak yassı biçimine getirdiğimiz ketenin üzerine yoğurt ve yumurta sarısından oluşan karışımı sürerek 200 derecelik fırında üzerine kızarana kadar bekleteceğiz.

İşte kete bu şekilde servise hazır olacak.

*Kete hakkında sizin de ekleyeceğiniz bilgiler ya da nerede yenebileceğine dair görüşleriniz varsa lütfen yorum kısmına yazarak bu yazıya katkıda bulunun.

Sego Alfredo

Sego Alfredo Gonzales - Meksika doğumlu, 15 yıldır Türkiye'de yaşayan yeme-içme tutkunu bir expat. Harbiyiyorum.com'da yeme-içme haberleri ve fazlası ondan sorulur.

10 thoughts on “Kete Nedir?

  • Kenan

    Kete denince akla Erzurum gelir kars ketesini ilk kez duydum

    Yanıtla
  • Bulent viva

    Kete yuzyıllar önce ermeni kars yöresi en cok ermenilerin yaşadıgı yerlerde yaşlı ermeni ninelerinden bize gecen bir ermeni yiyeceğidir..çok iyi arasdırılırsa orta asyadan yani bugunki kazakisdan dan keteyi ve çogu yiyceği getirmediğmiz ortadadır

    Yanıtla
  • Arda

    Bence en iyi kete Ağrı’nın

    Yanıtla
  • İzzettin Öncül

    Kete Terekemelerin en kadim ve en aziz çiçeğidir.
    Birgün Terekeme hevesine kete koyarak yola çıkmış. Bir suyun başına oturarak elini yüzünü yıkarken bir köpek hebeyi aldığı gibi kaçmış. Terleme ne kadar hoşt moşta dese köpek uzaklaşmış. Terekeme başlanmış söylenmeye. Bu esnada oradan geçen başka bir Terekeme eye ne söylemiyorsun diye sormuş. Kesesini it aparan Terekeme ketenin gittiğine yanmerem yoğurda doğrayarak yiyen birisinin eline geçerse ona yamerem demiş. İzzettin Öncül.

    Yanıtla
  • Yigidim

    Kete bir katmer biçimidir kade kate denir katmer gibi Türkçe Kat(katlamak) kökünden gelir birçok yere ermenilere Türkler aracılığı ile geçmiştir Ermenicede sözcüğün köküne gidilmez Türkçe kökenli gömmek eyleminden gelen gömme kömbe ekmeği için söylenir ancak Kete daha çok kat kat olan bir çörektir yöresel ayrılıklar göstersede yüzyıllar binlerce yıllık orta Asya’dan getirdiğimiz oklava yufka ile serpme el açması ile olan bir çörektir ermeni o nineler varken o bölgelerde Türkçe konuşuluyor bir sürü Türk vardı ancak o Türk bölgeleri ne yazık çarpıtılmaktadır

    Yanıtla
  • Yigidim

    Yanıtımı yorumumu yayınlamıyorsunuz doğruları değil rivayet söylentileri bakıyorsunuz

    Yanıtla
  • Yorumcu

    Cahil bilgisiz bulent viva Kete eski biçimi Türkiye Türk ağzında Kata/Kate/Kade araştırıldığında başka biçimleri Türk ağızlarında görülür ermeniceye gata olarak geçmiştir çoğu ermeni yiyeceği gibi kökü Türk yiyeceklerinden gelmektedir yüzyıllar önce bugünün ermeni bölgesi dediğin yerde çok değil 20. yüzyıla dek Türk ile Türkçe yoğunluğu vardı Türkler binlerce yıl o bölgelere boy boy gelmiş bunun yanında 12. İle 13. Yüzyılda bile Cengiz Han ardılları ağırlıklı Türk öbeklerinden oluşan ilhanlıların Türk-Moğol etkisi ile Türkçe ile Türk kültürü etkisi tartışılmaz kazakisdan değil Kazakistan Türkçeyi bile düzgün yazamayan saçma söylentileri çamur atmaları nineden bilmem neden söz eden cahil peki anlat bakalım oklava yufka serpme el açma orta Asya’dan Türk den sözde size geçen keteyi (senin gibiler biz Türklerden değildir ) nene neyle yapmış anlat bakalım çamurcu

    Yanıtla
    • Amca amma hırslanmışsın :) Hanımınla kavga mı ettin ne oldu? Şekerin mi düştü? Azıcık sakin ol. Her ne dediysen kötü çeviri ile yayınladığın, yayınladık. Afiyet olsun.

      Yanıtla
  • Yiğidim

    Bakınız bilgisizce cahilce düşünceler kirleticidir bu ne saçmalık Türkler çoğu yiyecekleri Orta Asya’dan getirmemiş diye saçmalamış o yiyecekleri oluşturacak kültürü kökünü getirdi onları ortaya koyacak bilgiyi getirdi dünya çoğu yiyecekleri 16. Yüzyıldan sonra yeni dünya Amerika’nın bulunmasıyla tanıdı bu yeni tatlar o dönemin en güçlü hakanlığı imparatorluğu olan Türklerin elinde bulundu birtakım tatlarda ilkleri öncülü oldu örneğin patates( Türkçesi yumru) domates/tomat (Türkçesi tombak)19. Yüzyılda yaygınlaşmıştır 16. yüzyılda bulunup getirilsede kullanımı geç döneme gelmiştir birtek Türklerde değil tüm Avrupada bu dönemlerde yemeklerde yaygınlaşmıştır ancak biber Türkçesi isot(ısıot) Türklerce daha önce 16. Yüzyılda kullanılmıştır üretimi Türkiye’de 16. 17. Yüzyıllarda yaygınlaşmıştır özellikle öğütülmüş isot Türklerden Macarlara oradan tüm Avrupa Balkanlar’da yaygınlaşmıştır Türk biberi diye Macarca Törökbors (Türk biberi) dolayısıyla Türkler bu tatları kendi Türk yemek kültüründe kullandığı gibi avrupayada bu tatları tanıtmıştır

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir