GURME NOTLARIOdaTV Yazıları

Kafe Ve Restoranlar Açıldı Ancak… Kurallar Nasıl İşliyor?

Geçtiğimiz Pazartesi restoranlar ve kafeler açıldı. 2,5 aylık bir aradan sonra ne büyük heyecan! 

Mekanların bu heyecanına bir nebze de olsa ortak olmak için tüm hafta boyunca restoranları ve kafeleri gezip durdum. Hazırlıklıkları inceledim. Fotoğraflar, videolar çektim. Görevlilerle, mekan sahipleri ile konuştum, dertleştim.

Tabii ki ilk açılış günü (Pazartesi) insanlar mekanlara öyle aniden yığılmadı. Dışarıdaki masalarda sadece bir-iki kişi oturuyordu. Mekan sahiplerinin gönülleri buruk, mekanlara oturanların suratları ise donuktu.

İnsanları gözlemledikçe ne mekan çalışanlarının, ne de müşterilerin “Yeni Normal”de tam olarak nasıl davranacağını bilmediklerini fark ettim.

Bu gayet doğal. En nihayetinde herkes uzun bir uykudan yeni uyandı. Rehavet, unutkanlık, teklemek… Beklenilen şeyler. Arabanın motorunu uzun bir aradan sonra çalıştırmak gibi düşünün. Zamanla her şey rayına oturacak.

Bu hafta size sokaktan gözlemlerimi ve gezdiğim mekanlarda aldığım notları aktarmak isterim.

MİDYELER BÜYÜMÜŞ, MENÜLERDE YENİ ÜRÜNLER ÇIKMIŞ

İlk soluğu Midyeci Yasin’de aldım. 2,5 ay hasat olmayınca çiftlik midyeleri büyümüş, etlenmiş ve kocaman olmuşlar… Yani şu an midye dolma yediniz yediniz. İlerleyen aylarda sokakta bu kalitede ve lezzette midye dolma yiyebileceğinizi sanmıyorum. 

Beşiktaş’taki butik çikolatacı Mendel’s bu dönemde yeni ürünler çalışmış. Menüsüne farklı lezzetlerde egzotik ürünler katmış. “Pull Me” isimli yeni pasta grubunun limonlusu favori tatlım oldu. 

YENİ UYGULAMALAR

Daha önce yazdıklarım mekanlarda uygulanmaya başlanmış. Temassız ateş ölçerler ilk günden devreye girmiş. Mekan girişinde garsonlar ateşinizi ölçüyor ve derecenizi söyleyip sizi öyle içeri alıyor. 

Bazı yerlerde girişte el dezenfektanı var, bazılarında ise maalesef hala yok.

Kimi restoranlar klasik tuzluk ve karabiberliklerini kullanmaya devam ediyor. Oysa ben de masada yemek yerken farkettim ki herkesin elleriyle temas ettiği en rahatsız edici objeler bu tuzluk ve karabiberlikler. 

Ödemeler mümkün olduğunca temassız tercih ediliyor ama nakit uzatırsanız da kimse buna itiraz etmiyor. 

Birçok restoranda masa örtüleri kaldırılmış onun yerine kağıt Amerikan servisleri devreye girmiş. Masalar siz kalktıktan sonra dezenfekte ediliyor. (Yine maalesef bazı kafelerde edilmediğini de gördüm.)

Doğru uygulamalar hususunda restoranlar emin olamıyor ve kendilerine birer örnek arıyorlarsa kurumsallığını tamamlamış zincir restoranları ya da kafeleri inceleyebilirler. Mesela Kadıköy Starbucks’ta kapıda bir görevli ateşinizi ölçüp, elinize dezenfektan sıktıktan sonra sizi içeri alıyor. Böylece mekandaki sosyal mesafeyi ve insan yoğunluğunu da kontrol etmiş oluyor. Ayrıca siz masadan kalkar kalkmaz masanız dezenfekte ediliyor. 

AÇIK BÜFELERE SON

Daha öncesinde açık büfe kahvaltı servisi veren, yedi dönüm arazi üzerine kurulu yemyeşil bahçeli ve meyve ağaçlı “La Terra” açık büfe kahvaltısını tamamen kaldırmış ve menüsünü en baştan düzenlemiş. Artık kahvaltıyı masaya servis ediyorlar. Ayrıca yemek konusunda da herkesin kendisinin pişirip, kendisinin yiyeceği bir formata geçiş yapmışlar. Biz geçtiğimiz Çarşamba günü mekanı ziyaret ettik ve zihinlerimizde La Terra’yı özellikle bu süreçte şehirden kaçıp doğaya sığınacağımız en ideal yerlerden biri olarak konumladık.

22:00 KAPANIŞ VE YEMEK YERKEN MASKE TAKMAK

Nihayet Cuma gecesi Akl-ı Selim’in uzun zamandır özlediğimiz Adana Kebabı ve mezeleri ile kavuştuk. Tam 21:30’da hesapları aldılar ve mekan 22:00’de tamamen kapatıldı. Alkollü mekanda bu erken kapanış biraz zor olmuyor mu? Eh, oluyor tabii ama biraz erken giderseniz en azından hem mekan açısından hem de kendi açınızdan bir denge sağlayabilirsiniz.

Ayrıca yemek yerken ya da masada oturup sohbet ederken “maske kullanımı” cidden anlamsızlaşıyor. Kulağınızdaki lastikleri uzatarak çenenizin altına aldığınız maskeler bir noktadan sonra canınızı yakan, sıkıntı veren çekilmez objelere dönüşüyor. Lokmanızı ağzınıza atıp sonrasında maskenizi yüzünüze çekseniz de bu südürülebilir olmuyor. En sonunda maskenizi yüzünüzden çıkarıp cebinize koyuveriyorsunuz. 

Yani kurallar, beklentiler ve uygulamalar birbiriyle örtüşmüyor. Daha önce de söylediğim gibi el yordamıyla deneye yanıla doğru yolu bulmaya çalışacağız. Gerekirse de birbirimizi uyaracağız. 

Kimse gerçekten en doğrusu nedir bilmiyor. 

Son olarak, mekanlara para karşılığı hijyen belgesi, sertifika, denetim belgesi satmaya çalışan dernek ve kuruluşlara karşı lütfen dikkatli olun ve bu tekliflere sakın kanmayın! Şu anda bu tip aktiviteleri para karşılığı yapmaya çalışanlar mağdur halinizden istifade etmeye çalışan dolandırıcılardır. 

1 Haziran haftası birçok mekan hazırlığını tamamlayamadığı için açılışını da yapamadı. Önümüzdeki hafta normalleşmenin biraz daha yoluna gireceğine inancım tam.

Ben de muhtemelen yine mekanları dolaşıp, gelişmeleri gözlemleyerek sizlere bildiriyor olurum.

Mutlu haftalar.

Salih Seçkin Sevinç

*Yayına giren videolarımızdan haberdar olmak için Harbi Yiyorum Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Salih Seckin Sevinc

Harbiyiyorum.com kurucusu ve yazarı. 2009'dan beri yeme-içme üzerine keşifler yapıyor. Araştırıyor, yiyor, içiyor, videolar/fotoğraflar çekiyor, düşünüyor ve yazıyor. 2021 - "Ruhani" (Roman) 2018- "Ölüm Yolcusu Abdülüver'in Tuhaf Seyahatleri" (Roman) 2016 - "Harbi Yiyorum - Türkiye'de Harbiden Nerede Ne Yenir?" (Yemek Kitabı) 2015 - "Her Şeyin Başı Blog" (İş Kitabı) 2014 - "Social Media for Real" (İngilizce İş Kitabı) 2012 - "Pazarlama İletişiminde Sosyal Medya" (İş Kitabı) kitaplarının yazarı. 2018'den bu yana ODA TV "Lezzet Peşinde" köşe yazarı, Eylül 2019'da KRT'de "Harbi Yiyorum" programını hazırlayıp sundu. Şu anda "Nerede Ne Yenir?" cümlesinin altını doldurmaya ve lezzet keşiflerini/öğrendiklerini size aktarmaya devam ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir