Balıkesir’de En İyi Kokoreç Nerede Yenir? Aslanboğa Kokoreç, Merkez, Balıkesir

İnsanoğlu önce yemişlerden yemiş, toplamış. Sonra et yemiş, avlanmış. Böylece “avcı toplayıcı” kavramı ortaya çıkmış. Sonra toprağı bol olsun James Boswell 1773 yılında insan için şöyle demiş: “Yemeğini pişirebilen hayvan.” Sonra yemeğini pişiren bir hayvan olan insan, bu avladığı hayvanların içindeki organları da ziyan etmemiş, bunları da pişirip yemiş. Sonra bakmış; ince bağırsak diye bir olay var, onu da yine yenilebilir bir takım hayvan organlarının üzerine sarmış. Yıllar yılları kovalamış ve insanoğlu kuzu bağırsağını tüm sardığı hayvan bağırsaklar arasında evla kabul etmiş. Çünkü kuzu dediğin henüz daha ot bile yemeye başlamadan, anne sütü ile beslenen bir varlıkmış. Sonra tüm dünya ansızın gözünü Türkiye’nin Balıkesir iline çevirmiş.

Neden?

Çünkü yeryüzünde Balıkesir kuzusundan daha meşhur, daha lezzetli bir kuzu türü yokmuş. İşte o günlerde Erdal Aslanboğa dünyaya gelmiş. Kendini çocuk yaşlarda Balıkesir mezbahalarında çalışır halde bulmuş, Göbel’de kuzu bağırsağı sarmayı öğrenmiş ve yine o yıllarda Balıkesir kuzu bağırsağının ne kadar önemli ve sevilen bir yiyecek olacağını çok önceden öngörmüş. Artık Balıkesir’de gelecekte ne iş yapacağını çok iyi biliyormuş. Evet, bildiniz. Bu yazıda konumuz Balıkesir Kuzu Kokoreç. Şimdi o Balıkesir Kuzu Kokoreç’i, Balıkesir Kuzu Kokoreç yapan kişiden ve onun Aslanboğa isimli kokoreç markasından bahsedeceğiz.

Erdal Aslanboğa, Aslanboğa markasını Balıkesir’de önde gelen bir kokoreç markası yapmaya niyetlendiğinde daha henüz çocuk yaşlarındaymış. Bugün Balıkesir’deki kokoreç dükkanına gittiğinizde gerçek Balıkesir kokoreçi nasıl olur, nasıl pişirilir, diğer illerde sarılan kokoreçlerden farkı nedir, hepsini kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Ama emin olmanız gereken bir şey varsa o da Aslanboğa’nın Türkiye’nin birçok yerine kokoreç sağlayan büyük bir kokoreç toptancısı olduğudur. Yani Balıkesir’in en büyük mezbahalarından Balıkesir kuzu bağırsaklarını tam da mevsiminde toparlar, temizler, siparişe göre sarar ve kokoreççilere satar. Siz mezbahaya gidip de kuzu bağırsağı istediğinizde sizi Aslanboğa’ya yönlendirirler, çünkü o çoktan bir yıllık kuzu bağırsağının tamamını peşin satın almıştır bile.

Çok şükür biz gidip Aslanboğa’nın kokoreç sarım ve üretim tesislerini kendi gözlerimizle gördük. Bu işin Balıkesir’deki mezbahasındaki kuzuların kesiminden tutun da, hazırlanıp pişirilişine kadar tüm aşamalarını tek tek yerinde inceledik. Notlar aldık.

Gelelim dükkana…

Aslanboğa’nın kokoreç dükkanı/lokantasına girdiğinizde ilk gözünüze çarpan, sol tarafta büyük kokoreç ızgarasında, kömür ateşinde dönerek pişen kokoreç tekerleri olacak. Onun da hemen önünde çift tarafa eğimli bir ızgara göreceksiniz. İşte o özel sistem ızgarada pişen kokoreçler halkalanıp bu eğimli ızgaralarda tekrar ateş görüp tercihinize göre servis ediliyor. İnce kıyım, iri kıyım, baharatlı, baharatsız, İstanbul usulü, İzmir usulü, usulsüz, kişiye özel… Uzar gider. Paşa gönlünüz nasıl isterse artık. Balıkesir’de pişimler, kesimler liberal ve sizi bir çerçeveye sokmuyor.

Bu arada öğrenmiş olduk!

Neyi?

Kokoreçlerin lezzet farklılıkları aslında sarımlarının ve sarım biçimlerinin farklılığından geldiğini. Yani yediğiniz kokoreçin doğru ürün ve gerçek kuzu bağırsağı olduğunu bildikten sonra her memleketin sarım biçimlerinin da farklı olduğunu mutlaka bilmelisiniz. Balıkesir’in de kendine özgü bir kokoreç sarımı var. Bu bilgiyle giderseniz öncelikle halka kokoreçinizi porsiyon olarak sek ve iri kıyım olarak sipariş vermenizi öneririm. Böylece ağzınıza atacağınız dört lokmada halka Balıkesir kokoreçi nedir, ne değildir net bir şekilde öğrenmiş olursunuz. Sonrasında bizim kokoreç yeme yöntemimizle devam etmek isterseniz içi alınmış çeyrek kokoreçlerle ilerleyebilirsiniz. Baharat vs. canınız nasıl isterse…

Gelelim son zamanlarda “Atom” olarak karşımıza çıkan ve içerisinde badem, boğazlık isimli uykuluk takımlarına sarılan tombik kuzu kokoreçlere... Eğer siz de bizim gibi sakatat sevdalısıysanız “Atom” diye bilinen bu özel sarıma Balıkesir’de “Yumak” adı veriliyor. (Kanımızca bu isim daha Türkçe ve daha anlamlı.) Türkiye’de yediğimiz en iyi “Atom – Yumak” kokoreçi burada yedik. Ağzımızda eridi gitti. Biz de yerken eridik, gittik. Yalnız bilmelisiniz ki, bu da ekmek arası yenecek bir ürün değil. Başlıbaşına bir şölen. Bu sebeple normal kokoreçten de pahalı.

View this post on Instagram

A post shared by Salih Seçkin Sevinç (@harbiyiyorum)

Sonra yine Aslanboğa’ya gittiğinizde eğer şanslıysanız, sadece o dönemin en iyi kuzularından elde edilen ve yine 10-15 kuzu bağırsağından elde edilen “Kocco” ismini verdikleri bir ürünleri var. İncecik sarılmış ve bizce bir kokoreçten çok daha fazlası… Kocco’yu nasıl her kuzuda iki tane küşleme çıkar hani, o kalibrede bir ürün gibi değerlendirmelisiniz. Kesinlikle ekmeksiz ve sıfır baharatla yemelisiniz ki nefasetine hakkıyla vasıl olun.

Erdal Aslanboğa kokoreç konusunda Ar-Ge’ye önem veren biri. Daha envai çeşit kokoreç geliştirmeleri var ama biz keşif heyecanını biraz da size ve kokoreç sevdanıza bırakalım isteriz. Böylece gittiğinizde soracak sorunuz, konuşacak konunuz olsun, öğrenecek şeyleriniz olsun.

Bilindiği üzere Türkiye kokoreç sever bir ülke ve son yıllarda kokoreç sektörü iyice büyüdü. Bunda hiç şüphesiz soğuk zinciri kırmadan kokoreççilerin ürünlerini başka şehirlere gönderebilmelerinin de payı büyük. Korona pandemisi ile birlikte evlere kapanan ama bir o kadar da kokoreç aşeren halkımıza bu sayede sevdiğimiz kokoreççilerin ürünleri de rahatlıkla ulaşır oldu.

Aslanboğa Kokoreç de keza aynı şekilde soğuk zinciri bozmadan Türkiye’nin dört bir yanına kendi ürettiği kokoreç çeşitlerinden kargoluyor.

Bu yazının sonunda şuna emin olun… Mutlaka sevdiğiniz bir kokoreççi vardır. Belki de tanıyıp, kokoreçine güvendiğiniz, sevdiğiniz o kokoreççi kokoreçini Aslanboğa’dan alıyor olabilir.

Aslanboğa’ya gidip yiyenlere de, evine sipariş verenlere de selam olsun.

Afiyetle…