Türkiye’nin En İyi Asya Mutfağı City Wok – Ankara
Geçtiğimiz hafta Ankara’da önemli bir restoran işletmecisinden bahsetmiştim. Bu hafta yine Ankara’dan bir başka önemli restoran profesyonelinin hikayesini paylaşayım.
Ozan Opşin.
1973 Üsküdar doğumlu. Arnavut göçmeni bir aileden geliyor. Hayata gözlerini açtığı yıllarda dedesi Üsküdar’da eski esnaf lokantalarından birinin sahibi. Dededen gurme diyelim.
POP BURGER
Dayısı Serdar Bağcı ise Caddebostan’da o yıllarda Maksim’in karşısındaki barlar sokağındaki Pop Burger’in sahibi. 1980’li yılları hatırlayanlar bilir; Goralı, zümküfül, yengen gibi büfe ürünlerinin yükseldiği yıllardan bahsediyorum. Pop Burger ise o yıllarda önünde sevgililerin burger, sosisli sandviç ve yengen gibi büfe ürünleri için kuyruklar oluşturduğu meşhur bir büfe.
Minik Ozan o yıllarda 7 yaşında. Yazları dayısının yanında patates soymaya yardım ediyor. Bu arada da büfede eline ne geçerse tadıyor.
Hayatta hiçbir şey “Ha!” deyince ya da “Zorlayarak!” olmaz derler ya. Ozan için de öyle… Mesela Ozan’ın çocukluktan bu yana devam ettirdiği enteresan bir hobisi var: Balık ayıklamak.
Pop Burger kapanıp da dayısı Kadıköy başta olmak üzere Feneryolu ve Bostancı’da “Altın Tava” isimli üç ayrı balıkçı dükkanı açınca bu kez dayısına yardım etmek için balık ayıklamaya ve midyelerin üzerindeki beyaz kireç tüpleri temizlemeye yardım ediyor.
“Dayım bazen anneannemin evine 60-70 kiloluk torbalarda midyeler getirirdi, onları da temizlerdim. Sonra anneannem iç pilavlarını hazırlayıp bunlardan çok güzel midye dolmalar yapardı” diyor Ozan.
Bu hobisini şimdi kendi oğlu Çınar’a da öğretmiş. O da 6 yaşından bu yana hamsi ve levreği kendisi ayıklıyormuş.
Opşin 8-9 yaşlarındayken babasının iş durumundan ötürü ailesiyle birlikte Ankara’ya taşınıyor…
İKİNCİ DÖNÜM NOKTASI: EĞİTİM
Ozan’ın 1995 yılında İç Mimarlık ihtisası için Londra serüveni başlıyor. Malum dünyada var olup da Londra’da olmayan yemek yok. Afgan restoranlarından tutun da, Afrika mutfağına kadar her türlü etnik yemeği Londra’da bulmak mümkün.
İşte o yıllarda SOHO’da bolca yemek tadımı arasında “Asya Mutfağı”na olan ilgisi gelişiyor ve tam 20 yıl sonra açacağı restoranın düşüncesi tam da o yıllarda zihninde filizleniyor.
Lisansını alıp da Türkiye’ye dönünce dünyanın en büyük iki restoran zinciri Hard Rock Cafe ve TGI Friday’s de iç mimar olarak çalışmaya başlayan Ozan yemeğe olan tutkusu yüzünden kendini bir kez daha Hard Rock Cafe’nin mutfak organizasyonlarında ve mutfak operasyonlarında buluyor.
Sırasıyla Hard Rock Cafe’nin Berlin, Beyrut ve Bali şubelerini sırtlanıyor.
ÜÇÜNCÜ DÖNÜM NOKTASI: ASKERLİK
Genç ve eğitimli Ozan, Türkiye’ye döndüğünde vatani görevini yapmak için birliğine teslim oluyor. Diyarbakır’a “Tank Komutanı” olarak atanmasıyla birlikte Diyarbakır Orduevi’ndeki yemekleri eleştirmesi bir oluyor. Bu eleştirilerini Orduevi’ndeki binbaşının karşısına çıkıp söylediğinde ise anında Orduevi mutfak kısım amiri olarak atanıyor.
Komutanı ona şunları söylüyor: “Öyle ki, eğer sen burada kendin yemek yapıp yer ve seversen, hepimiz kaliteli ve iyi yemek yemiş olacağız.”
Bu şevklendirici sözler üzerine 1999-2001 yılları arasında Diyarbakır Orduevi menüsünde bulunan yemekleri tadanlar Diyarbakır Orduevi tarihinde ilk kez doğu-batı sentezi yemeklerle karşılaşıyor. Fettuciniler, Rib-Eye/T-Bone Steakler ve Ozan’ın oluşturduğu diğer sentez AR-GE yemekler menüye giriyor. Komutanlar Ozan’ın yeni yemeklerini yemek için sabırsızlanıyor.
TAVACI RECEP’İ ANKARA’YA O GETİRDİ
Diyarbakır’daki askerlik yıllarında izin zamanlarında Tavacı Recep Usta’yı tanıyan Ozan, gel zaman git zaman Recep Usta ile çok yakın arkadaş olur. Doğudaki tava kültürünün Ankara’da da tanınıp bilinmesini çok isteyen Ozan, Tavacı Recep Usta’yı Ankara’ya getirmek için görevi biter bitmez çalışmalara başlar.
Pek bilinmez ama bugün Tavacı Recep Usta’yı Ankara’ya restoran açması için heveslendiren ve getiren kişi Ozan Opşin’dir.
AİLEDEN RESTORANCI
Bundan sonraki yılları hızlı geçeceğim…
Ozan askerden dönüyor ve Ankara’da aile işletmesi olarak İstanbul usulü tereyağlı pilav üzeri kömür çevirme tavuk/bıldırcın sunan “Miss Chicken”ı açıyor. Aynı zamanda Ankara Çankaya’daki Özsüt, Seferusta’yı da şube olarak hayata geçiriyor. 2005’te Dubai’ye taşınıyor ve orada ağırlıklı olarak restoran mimarisi ve projeleri üzerine çalışmaya devam ediyor. Artık A’dan Z’ye hizmet vermeye başlıyor: Danışmanlık, mimari, menü tasarımı, personel seçimi ve daha nicesi… Yani eğer bir restoran yatırımı yapacaksan paranı Ozan’a ver, restoranın anahtarını al ve çık!
2009 yılında Amerika’da restoran işletmeciliği ve barista eğitimini de kariyerine ekleyen Ozan, zaman içinde yurtiçi ve yurt dışında iç mimari bilgisiyle beraber birçok restoranın ortaya çıkmasına vesile oluyor.
BÜYÜK PROJE GELİYOR…
Opşin 2015’te, 1995 yılında İngiltere’ye gittiği yıllarda açmayı düşündüğü restoran modeline bir yatırımcı ve bir işletmeci ortak bularak harekete geçiyor.
20 yıldır tasavvur ettiği büyük projesinin ismi: City Wok. Elbette bir restoran…
City Wok ile ilgili söyleyebileceğim tek söz; Türkiye’nin En İyi Asya Mutfağı olması.
Aynı zamanda şu anda Türkiye’de, Hint ve Çin mutfağını aynı çatı altında sunabilen tek restoran.
Her gittiğimde yediğim yemeklerin lezzetinden ve Ozan’ın yeni AR-GE yemeklerinin kalitesinden ötürü şaşırıyorum.
Geçen haftaki yazımda “Ankaralılar, çok şanslısınız!” demiştim değil mi?
**Yazının orijinali oda.tv de yayında…
(Lezzet ve mekan keşifleri için Harbiyiyorum YouTube Kanalımızı takip etmeyi unutmayın!)